bir balonun içinde tıkılı duruyor. Bulaşıcı bir hastalığa yakalandı. | Open Subtitles | إنها عالقة في فقاعة , لأنها تعاني من مرض معد |
Yeraltının 700 mil derinliğinde Billurdan yapılmış taşların oluşturduğu ve kobalt demetleri ile sarılmış bir balonun içindeyiz. | Open Subtitles | نعم؟ نحن داخل فقاعة ضخمة تحت الأرض مكونة من الكوبالت ربما |
Delirdiğimi sanma ama kendimi koca bir balonun içinde gibi hissediyorum. | Open Subtitles | ,لا أريد أن أبدو كالمختل ولكني بدأت أشعر و كأنني في فقاعة نوعا ما |
Evet, Lydia, bir balonun içindesin ama çakıl taşı koleksiyoncusu her zamanki gibi seni terk edince yeniden dondurma bağımlısı şarapçı sinir hastası olan gerçek haline geri döneceksin. | Open Subtitles | " نعم، " ليديا انتى فى فقاعة لكن بمجرد ان يهجرك |
Bildiklerini okurlar. bir balonun içinde yaşıyorlar. | Open Subtitles | يعلمون أشياء محدودة فهم يعيشون في فقاعة |
Çocuğunu bir balonun içinde büyütemezsin dostum. | Open Subtitles | لا تستطيع تربية طفل في فقاعة يا رجل |
Sanki onlar bir balonun içindeler. | Open Subtitles | كأنهم داخل فقاعة |
Kavisliydi. Sanki bir balonun içine bakıyormuşuz gibi. | Open Subtitles | -منحنياً، كما لو كنّا نراه عبر فقاعة |