İyi bir ceket olmamasından bahsetmiyorum. Demek istediğim, ceket tam uymamış. | Open Subtitles | لا أعني أنها كانت سترة أنيقة ولكنها لم تكن مناسبة إليه. |
Sen ev sahibinin canlıyken derisini yüzdün ve ondan kendine bir ceket yaptın. | Open Subtitles | أنت سلخت جلد زوجتك و هي حية و فصلت به سترة خاصة بك |
Süs, düğme ve fermuarlarıyla oldukça tipik bir ceket. | TED | إنها سترة عادية من حيث الأزرار والسحّابات والزركشة. |
Umarım yeni bir ceket için yeterli pamuğu satın almana kâfi gelir. | Open Subtitles | أتمنى أن يكون كافياً لشراء قطن لصنع جاكيت لك |
Şu an giyiyor olduğum ceket akıllı telefonumu ve sunumumu kontrol ediyor ancak bu hâlâ bir ceket. | TED | هذه السترة التي ارتديها يمكنها التحكم بهاتفي الجوال وعرضي التقديمي، ولكنها ما زالت سترة. |
Ceplerinde tomar dolusu para olan bir ceket olay yerinde bulundu. Uluslararası krizle ilgili... | Open Subtitles | تركت سترة مع رزمة من المال ولكن لا محفظة في مكان الحادث. |
Ne oldugu önemli değil, salam, ne olursa, bir ceket. | Open Subtitles | لا أكترث بنوعه، لحم خنزير مدخن، أي شيء، سترة |
Red, yeni bir ceket al. | Open Subtitles | شكرا جزيلا الأشقر، اُحصل على سترة جديدة. |
Burada da 50 dolar var. Kendine bir ceket falan al. Tamam mı? | Open Subtitles | وثمّة 50 دولاراً أخرى، ابتاع لكَ سترة أو ما شابه، اتفقنا؟ |
Sanki üzerinde onu buradan koruyan görünmez bir ceket varmış gibi. | Open Subtitles | كأنه يرتدى سترة غير مرئيه ستحجبه عن هذا المكان |
Aman tanrım. Bu çok şık. Bu çok şık bir ceket. | Open Subtitles | يا إلهي ، إنّها أنيقة، إنّها سترة أنيقة. |
Umarım bu akşamki konser için daha uygun bir ceket seçersin. | Open Subtitles | أَفترضُ بأنّك سَتَختارُ a سترة أكثر ملائمة لحفلة هذا المساءِ الموسيقيةِ. |
Bayan McFee, kızınızın üzerinde pembe bir ceket var mıydı? | Open Subtitles | سيدة مكفي هل كانت ابنتك ترتدي سترة وردية؟ |
...fitilli kadifeden bir ceket giyiyor. | Open Subtitles | يرتدي سترة قطنية سميكة مع قطعة صوفية على الرقبة |
Bari ben sana bir ceket alayım. Roma'ya gidince harika bir yer var. | Open Subtitles | دعني أبتاع لك جاكيت عندما نصل إلى روما فهناك محلات |
- Adam görünmüyor. Evet, ama havada süzülen bir pipo ve tüken bir ceket görürsem, ebelenir. | Open Subtitles | أجل , لكن إذا رأيت أسطوانة عائمة , وسترة التدخين , إنه سيسقط |
Beyaz bir ceket. Böyle bir yerde, beyaz bir ceket. | Open Subtitles | معطفاً أبيض، يرتدي معطفاً أبيض في هذا المكان |
Hava soğuktu ve ben turuncu, akrilik bir ceket giyiyordum. | Open Subtitles | كان الجو باردا ً وكنت أرتدي معطفا ً , أكريلي وبرتقالي . |
O bin dolarlık bir ceket! | Open Subtitles | ! هذا معطف الألف دولار |
bir ceket ödünç alıp. | Open Subtitles | ابتداءً من استعارتي لجاكيت |
Ve kendine yırtmaçlı bir ceket ve bağcıksız bir ayakkabı ile renkli desenli bir gömlek al. | Open Subtitles | و أحضر لنفسك جاكت بفتحة وأحذية بدون رباط و قميص بألوان قليلة أو عينات |