Siz de dahi olmadıkça bir dahi yetiştirmek çok zordur. | Open Subtitles | إنه تحد تربية عبقري حين لا تكوني عبقرية أنت نفسك |
Bir Pixar filmi yapmak için gerekenleri düşünelim: Tek bir dahi, anlık bir ilham bu filmleri yaratmıyor. | TED | لنفكر للحظة بما يتطلبه إنتاج أفلام بيكسار: ما من عبقرية فردية أو ومضة إلهام تنتج تلك الأفلام. |
İyi bir haham, psikanalist ve gezegenler arası bir dâhi lazım. | Open Subtitles | أحتاج إما لمحلل حاخام ممتاز أو عبقري يسافر بين الكواكب |
Ama iş tasarıma geldiğinde kendisi kesinlikle bir dahi. | TED | و لكن فى أمور التصميم من المؤكد أنه عبقرى. |
En azından hayatta bir kere, her insan bir dahi olabilir. | Open Subtitles | يصبح المرء عبقرياً على الأقل مرّة واحدة فى حياته |
O parçalı maskenin arkasındaki her kimse, iyi niyetli bir dahi. | Open Subtitles | أياً كان خلف قناع الورق الممزق فإنّه عبقريّ غير زائف |
Kendini öyle görmüyor da olsa, kesinlikle bir dahi idi. | Open Subtitles | كان قطعا نابغة رغم أنه لم يرَ نفسه كذلك مطلقًا |
Öldükten sonra vücudunu çürümeden koruması onu bir dahi yapmaz. | Open Subtitles | فقط لأن رجل أحتفظ بجسمه بعد موته لا تجعله عبقريا |
vücudunuz rahat. İyi hazırlanmış konuşmanız vahşi kalabalığı karizmatik bir dahi olduğunuza ikna ediyor. | TED | خطابك المعد بشكل جيد يقنع الجمهور الهائج أن شخصيتك عبقرية. |
Bizlerden daha iyisiniz. bir dahi ve bir sanatçı olduğunuzu söyleyen olmadıysa ben ilk olayım. | Open Subtitles | إنّكِ أفضل من بقيتنا، إذا لمم يخبركِ أحد بهذا حتى الآن، فإنّكِ فتاة عبقرية وفنانة |
Bak benim bir dahi olduğumu ne kadar çabuk anlarsan, ikimiz için de o kadar iyi olacak! | Open Subtitles | انظري .. كلما أدركتِ أنني عبقرية بشكل ٍ أسرع ، كلما تحسنت علاقتنا |
En iyi arkadaşının bir dahi olması ne kadar hoşuna gidiyor? | Open Subtitles | كم ستكون درجة انبهارك بأن أفضل صديقاتك عبقرية ؟ |
Kıyafetlerin harika. bir dahi olduğunu baştan beri biliyordum. | Open Subtitles | أزيائك عظيمة, ولكني علمت في الحال أنك كنتِ عبقرية |
'Minik Paul' diye bilinen Paul McCardle, ...11 yaşındaki bir dâhi, ...ve Medora'nın da bir numaralı eziğiydi. | Open Subtitles | باول ماك كاردل يعرف بـ باول الصغير عبقري وعمره 11 سنة والأكثر غرابة في ميدورا |
Ama o bir dâhi, bir gün harika işlere imza atacak. | Open Subtitles | ولكنه عبقري ويوماً ما سيحقق اشياءاً عظيمة |
Kesinlikle bir dâhi. | Open Subtitles | ذكي جداً, هذا يبرهن الأمر عبقري بالتأكيد |
Farz edelim ki ben, o Oda'ya girdim Ve Tanrı'nın terk ettiği kasabamıza gerçek bir dahi olarak döndüm. | Open Subtitles | دعنا نتخيل إنى دخلت الحجره ورجعت منها إلى بلدتنا المنبوذه . عبقرى |
O adam anlaşılmamış bir dahi. | Open Subtitles | لأننى اساسا اعتقد ان هذا الرجل عبقرى يساء فهمه |
Keşke ben de bir dahi olsam. Fizik bölümünde kendi laboratuarı var. | Open Subtitles | تمنيت لو كنت عبقرياً ، إنه يحصل على معمله الخاص في قسم الفيزياء |
Benim gördüğüme göre, ihtiyacın olan şey mekanikten anlayan bir dahi. | Open Subtitles | مما يبدو لي، فما تحتاجُه هو عبقريّ هندسيّ. |
Bir çift YSL takın ve tüm dünya sizin bir dahi olduğunuzu sansın. Bilgi yarışımıza hoş geldiniz | Open Subtitles | قومي بارتداء نظارات سميكة الحواف والعالم بأسره سيعتقد أنكِ نابغة اهلا وسهلا بكم في الانضمام إلينا على الإختبار الداهية |
CA: Napster-sonrası, bir dahi olarak gözüktün, zaten. | TED | ك أ: أنت تبدو عبقريا فى الواقع, و لهذا أيضا. |
Sadece bizim çözülebileceğimiz, dünya çapındaki suçlarla mücadele eden bir dahi ekibinin başındayım. | Open Subtitles | أدير فريق عباقرة يتعامل مع تهديدات عالميّة النطاق نحن الوحيدين القادرين على حلّها. |
İnsanlar bir dahi için Çok mütevazı olduğumu söylüyor | Open Subtitles | الناس يقولون أنني بسيط جداً بالنسبة لعبقري |
Bu arada Abby zencefil konusunda bir dâhi. | Open Subtitles | آبى عبقريه فى استخدام الزنجبيل بالمناسبه |
O bir dâhi. Çocukların odasına inanılmaz bir duvar resmi yaptı. | Open Subtitles | هي عبقريّة , لقد رسمت تلك الرسمة الجداريّة المُذهلة |
bir dahi yaratmak için, sevgi bileşeni, çok büyük önem taşıyan bir bölümdür. | Open Subtitles | مكون ذاك الحب هو مثل جزء كبير من إنجاز أي نوع من العبقرية |
O kesinlikle bir dâhi. Savaşa dayanamadın demek? | Open Subtitles | إنَّها عبقريةٌ لعينةٌ حقاً إذاً, لم تتمكني من كبحِ جماحكِ عن المعركة, أليس كذلك؟ |
Biri edebilecekse o kişi de odur. Adam tam bir dahi. | Open Subtitles | لو كان بوسع أحدٍ أنْ يساعدنا إنّه عبقريٌ |
Önceden çıktığı bir dahi vardı onu anlatayım sana. | Open Subtitles | دعني اخبرك عن ذلك العبقري التي كانت تواعده |