Çok yoruldum, belki taş ocağında bir deliğe düşerim ve hepimize tazminat verilir. | Open Subtitles | أنا من كتر تعبي ممكن أقع في حفرة في المحجر وساعة الحظ تدقلنا |
Rüyalarımda büyük bir deliğe doğru çekildiğimi görüyorum. | Open Subtitles | سابقا عندما كنت أحلم، كنت كأنني اقع في حفرة كبيرة جدا، اختفي شيئا فشئيا بأعماق حفرة كبيرة. |
Onu benden aldıysan, seni ömrünün sonuna kadar bir deliğe tıkarım. | Open Subtitles | لو كنت قد أخذتَه مني فسأضعك في حفرة بقية حياتك |
Duvardaki bir deliğe konuşuyormuş gibi hissediyorsun değil mi? | Open Subtitles | تشعرين وكأنكِ تتحدثين إلى فتحة في جدار، أليس كذلك؟ |
Onlar da seni sonsuza dek bir deliğe tıkacaklar. | Open Subtitles | إذن سألقيك فى حفره للأبد |
İzin günlerini burada büyük bir deliğe bakarak harcıyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي تقضي فيه إجازتك, أليس كذلك؟ تحدق إلى أسفل حفرة كبيرة |
Bakın. Burada Trey uzaktaki bir deliğe atış yapıyor. | Open Subtitles | هنا وتضمينه في واحدة من تري التظاهر للحصول في حفرة واحدة. |
Cevaplarına göre ya bütün gün orada yatacaksın ya da Guantanamo'daki bir deliğe tıkılacaksın. | Open Subtitles | وإجابتكـَ لها ستُحددُ ما إن كنتَ ستجلسُ هنا طوالَ اليوم أم سينتهي بكـَ الأمرُ في حفرةٍ ضيقةٍ في معتقلِ (غوانتنامو) |
Onu benden aldıysan, seni ömrünün sonuna kadar bir deliğe tıkarım. | Open Subtitles | لو كنت اخذتها مني كنت سأضعك في حفرة لبقية عمرك |
Kutup ayıları avlanırken, buzun üzerindeki bir deliğe konuşlanırlar ve fokları beklerler. | Open Subtitles | عندما تصطاد الدببة القطبية فإنها تستلقي في حفرة في الجليد وتنتظر قدوم فقمة |
Tüm yemeğimizin bir deliğe bırakıldığını bilmek tatmin edici. | Open Subtitles | يسعدني أن أعرف أنّ طعامنا يرمى في حفرة عميقة |
Onu Güneş görmeyen küçük ve karanlık bir deliğe tıkmışlardı. | Open Subtitles | حبسوه في الظلام، في حفرة ضئيلة لا تبلغها الشمس. |
Tamam, tamam, onlar bizi bir deliğe tıkacak eğer şu James adamına yardım etmezsek, ama ne var biliyor musun? | Open Subtitles | نعم, نعم, نعم سيقومون برمينا في حفرة اذا لم نساعدهم في القبض على هذا الرجل, جيمس ولكن أتعلم ماذا؟ |
Sen bunu yaparken bizim burada bir deliğe girip öylece saklanacağımızı düşünüyorsan, yanılıyorsun. | Open Subtitles | اذا كنت تظن أننا سنختبأ في حفرة في مكان ما بينما تفعل هذا, فذلك لن يحصل |
Sonra beni bir deliğe tıktılar, işimde yeteri kadar iyi olmadığımı söylediler. | Open Subtitles | ثم وضعوني في حفرة, لأنني لم أكن أجيد عملي بعد الآن |
Çıkıp onu aramaya gitmek üzere, neredeyse aklını kaçırmasını sağlayan, ona işkence eden, onu manipüle eden, onu bir deliğe atan babanı kurtarmaya çalışacak. | Open Subtitles | إنه سيخرج الآن للبحث عنه ليحاول إنقاذ والدكِ إنقاذ الرجل الذي عذّبه وسيطر على عقله، ورماه في حفرة |
Ama sen benim sadece bir deliğe sıçıp elimle temizlendiğimi sanıyorsundur. | Open Subtitles | لكنك تعتقد أنني هنا فقط لأبرز في حفرة وأنظف بيدي |
Avatar'a birkaç taş fırlattım sürekli mızmızlandı, ve Sokka bir deliğe düştü. | Open Subtitles | لقد رميت بعض الصخور على الافاتار وسوكا سقط في حفرة |
- Görmemiş ama yerdeki bir deliğe basmış ve o da ısırmış ki bu da neden o evde oynamaması gerektiğini gösteriyor. | Open Subtitles | لكنه تعثر في فتحة في الارضية وهناك لدغته الافعى ولهذا نحن لانلعب في ذلك المنزل لا ازرقاق |
Gürültülü, eski moda, mantıksız tavanında bir deliğe sahip, bir vergi kağıdı ile bu sensin. | Open Subtitles | إنها صاخبة وعتيقة الطراز وطائشة وفيها فتحة في سقفها، إنها أنت مع رخصة مركبة |
Beni bir deliğe tıkacaktı. | Open Subtitles | كان سيلقى بي فى حفره |
Hayatımda bir deliğe bu kadar vuruş yapıldığını hiç görmedim. | Open Subtitles | انا لم ارى ابدا ضربات كثيرة جدا تلعب في حفرة واحدة في كل حياتي |
Paranızı bir deliğe atsanız daha iyi yani. | Open Subtitles | -ربّما سترمون أموالكم في حفرةٍ أيضاً . |