Bu inanılmaz güç, insanları dönüştürmek, insanları eklemlemek, sınırları aşmak için topluca bir deneyimi paylaştıklarını hissetmeleri için kullanılabilir. | TED | هذه القوة المهدشة يمكن أن تستخدم لتغيير الناس ولربطهم سوياً، لتخطي الحدود وأن يشعر الناس بأن لديهم تجربة مشتركة. |
Onun bu takıntısını doğruluyor ve onunla ortak bir deneyimi paylaşıyorlar. | Open Subtitles | إنهن يوافقن على وسواسه القهري و يحوله إلى تجربة مشتركة للترابط |
Oradaki herkesin buna benzer bir deneyimi vardı, belki de birden fazla. | TED | كل رجل هناك لديه تجربة شبيهة بهذه، واحدة على الأقل، إن لم يكن أكثر. |
Lisans öğrencileri ve hukuk öğrencileri ile başlayalım. Bunların tipik olarak çocuklarla fazla bir deneyimi yoktur. | TED | لذلك دعونا نبدأ مع الجامعيين وطلاب مدارس الحقوق، الذين لديهم في العادة تجربة محدودة مع الأطفال، |
Eminim ki, muhtemelen buradaki herkesin, ya da kesinlikle büyük bir çoğunluğumuzun olduğu gibi, hepimiz ilahi bir deneyimi tecrübe etmişizdir, hayatlarımızın içinde sadece bir an, bir dakika, belki de bir kaç saniye, benliğimizin sınırlarının fesholduğu o anı yasamışızdır. | TED | أنا متأكد ، وربما كل واحد منكم هنا ، أو من المؤكد أن الغالبية الساحقة جدا منكم ، كان لها ما يمكن أن نسميه تجربة روحية ، لحظة في حياتكم ، لبضع ثوان ، وربما لمدة دقيقة ، تلاشت حدود ذاتك. |
Hayatında önceden yaşadığın bir deneyimi tekrar hayal etmeni istedim uzayda geçen sapıkça bir seks fantezisini yazmanı değil. | Open Subtitles | طلبت منكِ إعادة تخيل تجربة حياه رئيسيه وليس كتابة خيال جنسي غريب تتناول أحداثه في الفضاء |
Şüphesiz ki Bill ve sen büyük bir deneyimi üstlenmişsiniz. | Open Subtitles | حسن، بالتأكيد أنت وبيل خُضتما تجربة رفيعة معاً. |
Haberler ve istatistiklerden cinsel saldırının ne kadar yaygın olduğunu biliyordum, fakat böyle bir deneyimi yaşayıp sesini çıkaran bir kişi bile aklıma gelmiyordu. | TED | كنت أقرأ تقارير الأخبار والإحصائيات وعرفت كم كانت الاعتداءات الجنسية شائعة ومع ذلك لم أقدر فعلاً أن أسمي شخصاً واحداً سمعته يتحدث علناً عن تجربة من هذا النوع سابقاً. |
Mistik bir deneyimi anlatıyor gibisin, düş gibi. | Open Subtitles | يمكن أن تكون تصف تجربة باطنية مثل الحلم |
"Önemli bir deneyimi, başarıyı, ...ya da yüzleştiğiniz ahlaki bir ikilemi değerlendiriniz." | Open Subtitles | قيم تجربة هامة " "أو إنجاز أو معضلة أخلاقية واجهتها |
Gerçek bir deneyimi arzuluyorlar. Doğru bir hareketle. | Open Subtitles | يريدون تجربة حقيقية لحظة صادقة |
Bütün bunlara rağmen burası hakkında bir deneyimi paylaşıyoruz. | Open Subtitles | نتقاسم معاً تجربة في هذا المكان |
Okuyucusunu düşünmeye davet eder: "çocukluk günlerinizden kalma, net bir şekilde hatırladığınız, gerçekten oradaymış gibi görebildiğiniz, hissedebildiğiniz bir deneyimi düşünün. | TED | يدعونا، يدعو القاريء، لـ "تذكر تجربة ما.. عندما كنت طفلا.. شيئا تتذكره بكل وضوح، شيئا يمكنك رؤيته، الاحساس به، وحتى أنك تستطيع شمه، كأنك كنت هناك حقا. |
Tamamen kurmaca bir deneyimi hatırlamışlar. | Open Subtitles | تذكّروا تجربة ملفّقة تماما |