Ve kalan tek balık çitliği ve ticari balık çiftliği, daha önce karideslerin olduğu yerde bir denizanası çifliği. | TED | ويبقى الصيد الوحيد وصيد السمك التجاري هو صيد قنديل البحر نرى في اليمين , حيث كان يوجد الروبيان |
Hatta Newfoundland'da bile bir zamanlar morina yakaladığımız yerde bile bir denizanası çiftliği var. | TED | وحتى في نيو فاوندلاند حيث اعتدنا على صيد سمك القد نحن الان نصيد قنديل البحر |
Şöyle bir şey mesela, ''Kuantum mekaniği üstünde kafa yorarken kütüphanede vals yapan bir denizanası hayal edin.'' | TED | بإمكاني قول ذلك، "تخيل قنديل البحر يرقص الوالتزنج في مكتبة بينما تفكر في ميكانيكا الكم." |
Koruyucu şapka olarak takacağı bir denizanası bulduğu için memnun. | Open Subtitles | هو سعيد لإيجاد قنديل بحر الذى يقرر إرتدائه كقبعة وقائية |
bir denizanası daha bulup diğer göğsünü de ısırtalım mı? | Open Subtitles | ربما يمكننا أن نحضر قنديل بحر اخر |
Sanırım bir denizanası tarafından sokulabilirsin. | Open Subtitles | أعتقد انك ستتلقى لسعات قنديل البحر |
En büyük korkum bir denizanası tarafından öldürülmek. | Open Subtitles | أنه أبشع مخاوفي ، حقيقة الموت بواسطة "قنديل البحر" |
- Dory, o bir denizanası. - Kötü Peltecik. | Open Subtitles | انه قنديل البحر سكويشى احمق |
Lanet olası bir denizanası yaptı bunu. | Open Subtitles | قنديل البحر فعل ذلك |
Vay, bir denizanası! | Open Subtitles | واو, قنديل البحر! |
Yani, eğer 1895'den gelen bir denizanası bulabilirsek çevresel değişimlere nasıl sebep olduklarını bulup engel olabiliriz. | Open Subtitles | تعود الدجاجة إلى بيضتها! إذا ما عثرنا على قنديل بحر من سنة 1895 |