Yetişkin biri olarak "Eğitim" üzerine yüksek lisans yaptı ve White Bear Lake İlköğretim Okulu'nda bir dersi devraldı. | TED | بما أنه شخص بالغ، درس وحصل على شهادة ماجستير في التربية واستلم صفاً في مدرسة وايت بير ليك. |
Burada çok açık bir dersi anlayamıyorsunuz. | Open Subtitles | أيها الأصحاب لقد أخطأتم في فهم درس واضح جداً هنا |
Eh, şimdi cevaplarsam eğer güvenle ilgili değerli bir dersi kaçıracaksın, Jennifer. | Open Subtitles | لو جاوبتك الآن فلن تتعلمين درس قيّم عن الثقة |
Ah, bilmiyorum. Sadece yolundan biraz sapıyorsun bir dersi ekiyorsun, Ve insanlar boğazına yapışıyor. | Open Subtitles | لا أدري، تمشي في الطريق الخاطيء و تغيب عن حصة واحدة فيأتي الناس ليسألونك عنها |
bir dersi kaçırmayla geç yazılmaz. | Open Subtitles | هذا لن يحصل بتفويتك حصة واحدة |
Örneğin, sınıftaki sıkıcı bir dersi alıp cep telefonu ekranına aktarmak ders süresini idareli kullandırabilir. Fakat öğrencilerimizin deneyimlerinin odak noktası buysa bu sadece karnaval elbiselerine bürünen kişiliksiz bir gevezelikle aynıdır. | TED | على سبيل المثال، قد يوفر نقل درس ممل من الفصل إلى شاشة هاتف نقال من مدة الدرس، لكن إن كان جوهر تجربة طلابنا، هو نفس نلك الثرثرة المستخفة بالعقول عدا أنها مغلفة بشكل جميل. |
- sanırım bir dersi haketti. - Kevin, bunu yapamaz... | Open Subtitles | -لربما يتعلم درس من ذلك كيفين، لاتستطيع.. |
Bu tarihin bir dersi. | TED | هذا درس من التاريخ. |
Başka bir dersi tercih ederdik. Ama, dünyayı değiştirmenin tek yolu sırayı başkasına vermekle olabilir. | Open Subtitles | أنا لربما فضلت درس مختلف |
- bir dersi kaçırmış olamaz mıyız? | Open Subtitles | هل فاتنا درس من الدروس؟ اهرب! |
Lisa'nın da öğrenecek bir dersi var. | Open Subtitles | و (ليزا) لديها درس لتتعلمهُ أيضًا |