Muazzam farklılıkta siyasi sistemlere ve farklı ekonomik sistemlere sahiptirler, birinde özel kapitalizm diğerinde geniş bir devlet kapitalizmi vardır. | TED | لديهما نظامين سياسين مختلفين بشكل كبير و ايضا انظمة اقتصادية مختلفة دولة بي راسمالية خاصة و اخرى بنظام راسمال دولة |
Lordum, sizinle ilk tanıştığımızda, ...bana büyük bir devlet adamı olmak istediğinizi söylemiştiniz. | Open Subtitles | سيدي عندما التقينا اول مرة قلت انك تتمنى ان تصبح رجل دولة مهم |
Ortağım ve ben gizli bir devlet kurumu için çalışıyoruz. | Open Subtitles | أترى , شريكي و أنا نعمل لحساب وكالة حكومية سريّة |
Ailem ne olursa olsun bir devlet okuluna gitmemi istiyor. | Open Subtitles | . والداي يريدونني أن أدخل مدرسة حكومية مهما كان الأمر |
üst düzey bir devlet yetkilisini ağırladık, Silikon vadisindeki üst düzey yöneticilerle görüşmek için geldi. | TED | استضفنا مسؤول حكومي رفيع المستوى، وكان قد اتى ليجتمع بكبار التنفيذيين من انحاء وادي السيليكون. |
Gelenek ve modernliğin şiddetle çarpıştığı bir devlet bu. | Open Subtitles | هذه أمة حيث التقليد والحداثة في اصطدام عنيف |
Chaucer hayatının çoğunu Yüz Yıl Savaşı esnasında bir devlet memuru olarak geçirdi, İtalya, Fransa ve aynı zamanda doğup büyüdüğü İngiltere'yi gezdi. | TED | قضى شاوسر معظم حياته مسؤولاً في الحكومة. خلال حرب المئة عام، كان مُسافراً عبر إيطاليا وفرنسا وبلده الأم إنجلترا. |
Sanrım, dünya şöyle görülebilir daha fazla devlet katılımının olduğu bir devlet kapitalizmi; daha korumacı bir ulus-devlet; aynı zamanda, daha biraz önce gösterdiğim gibi sürekli azalan siyasi haklar ve bireysel haklar. | TED | سوف يبدو العالم مثل المزيد من تدخل الدولة و رأسمالية الدولة مزيد من الحماية الاقتصادية من الدول القومية و ايضا كما اشرت اليه قبل قليل حقوق سياسية متراجعة و ذات الشيء للحقوق الفردية |
Sovyet İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra hiç bir devlet bizim sorumluğumuzu üstlenmedi. | Open Subtitles | ومنذ سقوط الإمبراطورية السوفيتية لم تعد هناك حكومة تشعر بالمسئولية تجاهنا |
Boş zamanlarında bir şeyler yapmaya hevesliydi ve aynı zamanda vatandaşlık görevini her zaman harekete dayandıran bir devlet adamıydı. | TED | لقد كان مصلحًا ورجل دولة والذي كان تصوره للمواطنة دائمًا مبنيًا على العمل. |
Eğer Afganistan'ı haberlerde izlerseniz, başarısız bir devlet olarak düşünebilirsiniz. | TED | و إن شاهدتم أفغانستان على الأخبار، ربما تعتقدون بأنها دولة فاشلة. |
Örneğin, 216 adet barış antlaşması imzalandı 1975 ve 2011 yılları arasında. Bunların 196sı bir devlet ve bir devlet dışı aktör arasında. | TED | على سبيل المثال: من 216 اتفاقية سلام، الموقعة ما بين العامين 1975 و 2011، 196 منها كانت بين دولة وجهة غير حكومية. |
Fikrini Facebook'a koyduğunda Kamerunlu bir devlet memuru bunu gördü ve ona bir devlet hibesi sağlamayı başardı. | TED | عرض الفكرة على الفيسبوك، حيث رآها أحد المسؤولين الكاميرونين الحكوميين وتمكن من تأمين منحة حكومية له. |
Mateo, 18 aylık bir oğlan, babasının kollarından çekip alındı, binlerce kilometre uzaktaki bir devlet sığınağına gönderildi ve orada aylarca doğru dürüst bir banyo bile yaptırmadılar. | TED | هذا ماتيو ذي الثماني عشر شهراً، الذي تم انتزاعه من يدي والده ليتم إرساله إلى ملجأ حكومي على بعد آلاف الأميال، حيثُ فشلوا بتحميمه بشكل صحيح لأشهر. |
ya da bir devlet dairesinde kayıtlı olan ve insanların teminat olarak gösterebileceği toprağa sahip olduğumuz bir sistem kuralı gibi. | TED | دعونا نحصل على نظام حيث ملكية الأرض المتسجلة في مكتب حكومي ، يمكن للناس أن تعهدها ضمان. |
Bu kale yedi yıl önce atalarımız yeni bir devlet kurmak için buraya geldiklerinde özgürlüğü görmek için inşa edildi ve tüm insanların eşit doğmuş olduğu fikrine adandı. | Open Subtitles | بنيت هذه القلعة 7 سنوات حيث آبائنا جلبت الفوز أمة جديدة، لرؤية الحرية في أن تكون مخصص لاقتراح |
Ortada görülen kırmızı nokta bunun bir devlet sırrı olduğunu belirtiyor. | TED | و تلك النقطة الحمراء التي تعلم على لمسألة فيلم الحكومة. |
Onun öncülük ettiği programlarının 10'u... ...şu an hükümet tarafından finanse edilen bir devlet politikasıdır. | TED | 10 من برامجها التي نالت الريادة فيها. الآن أصبحت سياسات حكومية وتلقى الدعم من الدولة. |
Ne kadar tatlı. İlginç şekilde az para verilen bir devlet okulunda olmak. | Open Subtitles | إنّها لطيفة، تعرفين، بطريقة مدرسة عموميّة تنقص التّمويل. |
Editöre kızkardeşiyle bir devlet memuru arasında geçenleri anlatarak. | Open Subtitles | إخبار المحرر ما أعرفه عن أخته و مسؤول حكومى بالتحديد |
Sorunlarımı çözmek için sana ya da herhangi bir devlet şıllığına ihtiyacım yok. | Open Subtitles | أو أيّ شخص حكوميّ سافل يُصلح مشاكلي لأجلي. |
Konuştuğumuz her şey aramızda kalacak. Bunu herbirinize bir devlet görevlisi olarak temin ediyorum. | Open Subtitles | كلّ ما قلناه بغاية السرّيّة سأجعله رسميّاً بإنتداب كلّ واحدةٍ منكنّ |