Başka bir deyişle, büyük verilerin faydalarına mahremiyeti korurken sahip olabiliriz. | TED | بمعنى آخر، نحن بإمكاننا التمتع بفوائد البيانات الهائلة مع حماية السرية. |
Yani başka bir deyişle, bu bilgi meselesi, kaynak değil. | TED | بمعنى آخر، الأمر متعلق بماذا نعرف وليس بنقص في الموارد. |
- ...üzmeyen birisi. - Diğer bir deyişle, senin tam tersin. | Open Subtitles | فقط لكى يبنى لنفسه دعما بمعنى أخر شخص ما على عكسك |
Diğer bir deyişle, politik olarak haklı olabiliriz ama duygusal olarak yanlış. | TED | بكلمات أخرى، بإمكاننا أن نكون على حق سياسياً لكن على خطأ عاطفياً. |
Diğer bir deyişle; her durumda, ikilem oluşturmayacak tarzda bir çözüme varırsınız. | Open Subtitles | بمعنى آخر ، سوف تحصل على حل لا يؤدي إلى تناقض أبداً |
Diğer bir deyişle, ben mahkemeye öfke sorunlarının giderildiğini söyleyene dek burada kalacaksın. | Open Subtitles | لذلك بمعنى أخر أنت هنا حتى أعلم المحكمة أن مشكلة غضبك قد حْلت |
Diğer bir deyişle, ilk insanlar ölü hayvanları yiyiyordu. Tartışma yok, bu bir gerçek. Tek sorun şu ki, | TED | بمعنى آخر .. كان الانسان الاول ياكل اللحوم .. والحيوانات وهذا امرٌ حقيقي لا جدل فيه ولكن المشكلة .. هي |
Diğer bir deyişle, samanlıkta iğne arıyoruz. | TED | بمعنى اخر ، نحن نبحث عن ابره في كومه قش |
Başka bir deyişle, doğru kullanım yolunu en kolay yol haline getirmek. | TED | بمعنى آخر، تريد أن تصنع الطريقة الصحيحة لإستخدامه الطريقة الأسهل لإستخدامه. |
Başka bir deyişle, komik bir şey olması için, düşünmeliyiz, hem yanlış olmalı hem de kabul edilebilir olmalı. | TED | بمعنى آخر، ليكون شيئًا ما مضحكًا، يجب أن نفكر بطريقة تجعله خطأ ومقبولا في نفس الوقت. |
". Diğer bir deyişle; "İsa'nın yaptığını yapabilirim. | TED | بمعنى آخر بإمكاني أن أقوم بما قام به اليسوع |
Diğer bir deyişle, satınalma noktasında şefkatli kararımızı verebilecek durumda oluruz. | TED | بمعنى آخر، عند الشراء، يمكننا أن نقوم باختيار متعاطف. |
Başka bir deyişle, araştırmacı arkadaşlarımı öldürdüler ve suçu üzerime attılar. | Open Subtitles | مما يعني بكلمات أخرى.. أنهم قتلوا مساعديني بالأبحاث ووضعوا اللوم علي. |
Başka bir deyişle, sarhoş bir müşteriyi direksiyon başına geçirdin. | Open Subtitles | إذاً بكلمات أخرى، سمحت لزبون كان ثملا جدّاً بقيادة سيارة؟ |
Yani diğer bir deyişle, hemen hemen her zaman aşağıdan yukarıya başlar. | TED | بتعبير مختلف، في معظم الأحيان تبدأ الأشياء من أسفل الهرم لأعلى. |
Diğer bir deyişle, kederli bir anneyi politik araç olarak kullanacak. | Open Subtitles | وبعبارة أخرى إستغلال أم حزينة كضغط سياسي لن يصدق أحد مصداقيته |
Başka bir deyişle benim değerim kendimi geleneksel otoriteye teslim etmemle garantiye alınmıştır. | TED | وبكلمات أخرى، القيمة التي كانت مضمونة لي عن طريق تكريس نفسي للسلطات التقليدية |
Diğer bir deyişle, Watanabe-san'a duyulan ortak sempati parktaki ölümüne dair özel bir yoruma yol açtı. | Open Subtitles | وجلس في الصفوف الخلفية بإختصار، هناك تعاطف عام ... (مع (واتانابي |
Diğer bir deyişle: Devlet nasıl doğru politika oluşturabilir? eğer haksızlıkların mevcut seviyelerini ölçemezse. | TED | وبمعنى أخر: كيف لحكومة أن تصنع سياسات منصفة إذا كانت غير قادرة على قياس مستويات عدم الإنصاف الحالية؟ |
Şey, bu senin ne bildiğini gösteriyor, diğer bir deyişle hiçbir şey. | Open Subtitles | حسنا, ذلك يظهر ما تعرفين, المعروف باسم لا شيء. |
başka bir deyişle cüzdanınızdaki her bir dolar birisinden borç almış birine borçtur. | Open Subtitles | بعبارةٍ أخرى, أنت تدين بكل دولار في محفظتك لشخص آخر لشخص آخر تذكر : |
Başka bir deyişle, tüm şebeke dosyalara, bağlantılara hesaplara girmiş olacağız. | Open Subtitles | بعباره اخرى,نحصل على دخول لشبكتهم بأكملها الملفات والاتصالات والحسابات؟ |