Ve insanların gelip, konuştuğu bir dürüstlük ve uzlaşma süreci yoluyla en karmaşık sorunların bazılarını çözerek derin bir diyalog devreye soktu. | TED | وانخرط في حوار عميق عن طريق حل بعض اكثر القضايا صعوبة من خلال عملية الحقيقة و المصالحة حيث اتى الناس وتحدثوا |
Bunun yerine, kendi kültürü, ulusu ve mirası üzerine çok önemli bir diyalog kurmaya çalışıyor. | TED | بدلا من ذلك، أنها تحاول الدخول في حوار مهم جدا حول ثقافة أمتها و تراثها. |
İçinde fikirlerimizin sizinkilerle, sizinkilerin de bizimkilerle paylaşıldığı açık bir diyalog ortamı kurma yoluyla kendimize ait kimliği, kendimize ait üretimi inşa etmek istiyoruz. | TED | نحن نريد أن نبني هويتنا الخاصة، والنسيج الخاص بنا، خلق حوار مفتوح بحيث نتقاسم أفكارنا ويتقاسم الغرب معنا. |
Çevreciler iktisatçılar ile konuştuklarında, ortaya şizofreniğe benzeyen, bütünüyle uyumsuz bir diyalog çıkıyor. | TED | عندما يتحدث أنصار البيئة مع الاقتصاديين، فإن الأمر يبدو مثل حوار مطبوع بالفصام، وغير متماسك تماماً. |
Bir sefer de çükünü içermeyen bir diyalog kuralım. | Open Subtitles | هل يمكننا أن نحظى بمحادثة بدون أن تذكر فيه موضوع قضيبك ؟ |
Aramızda açık ve dürüst bir diyalog olmasaydı, bu seçimler önümüzdeki dört yıl boyunca fil gibi aramıza girecekti. Kelime oyununu kasten yaptım. | TED | وبدون حوار مفتوح وصادق بيننا، كانت هذه الانتخابات ستكون المشكلة الواضحة طيلة السنوات الأربع القادمة، والتورية مقصودة. |
Ve tabi ki sakine olan meydan okuyuş, duygusal ile duygusal olmayanın çarpışması, şehirlerin kendiliğinden körüklediği bir konuşma, bir diyalog, bir etkileşimdir. | TED | وبالطبع ، فمواجهة الطريف اللاعاطفي مع العاطفي هي حوار اعتقد ان المدن ذاتها قد عززته |
Sanatın bir diyalog alanı sağlayabileceği yollar, karmaşık bir diyalog, giriş noktaları ile diyalog yollarını ve müzenin fikirler münazarası için nasıl bir mekan olabileceği konusunda büyük ilgi gördü. | TED | سعى للتعبير عن الطرق التي يمكن للفن توفير مساحة للحوار حوار معقد حوار مع العديد و العديد من نقاط الدخول و كيف يمكن أن يكون المتحف مساحةً لهذه الأفكار المنافسة. |
bir diyalog içine girdik, buna devam etmeliyiz. | Open Subtitles | لقد دخلنا في حوار الأن، وينبغي ان نستمر. |
İki süper güc arasinda daha iyi bir diyalog ihtiyaci icin mükemmel bir örnek. | Open Subtitles | انها المثال المناسب للحاجة الى حوار افضل بين القوات العظمى |
Uzun bir süre vekil hanımla açık bir diyalog yürütmüştük. | Open Subtitles | لقد أجرينا حوار مفتوح مع عضوةالكونغرس لبعض الوقت |
İlk ve öncelikli amacımız uzun süredir tabu olarak nitelendirilen bir konunun anlaşılmasına ön ayak olmak ve bu konuda bir diyalog başlatmak. | Open Subtitles | هدفنا, أوّلاً وقبل كل شيء، هو تعزيز التفاهم لبدء حوار حول موضوع أُعتبر لفترة طويلة من المحرّمات. |
Biraz olsun zaman ayırıp bu vesileyle bir diyalog başlatılması büyük önem arz ediyor. | Open Subtitles | من المهم أن نأخذ بعض الوقت ونستغل هذه الفرصة لفتح حوار |
Ama büyük olasılıkla bu topluluktaki birçok kişi dinin yakın zamanda kesinlikle ortadan kalkmayacağını düşünüyordur ve yapıcı bir diyalog oluşturabilecek ve birbirimizle gerçekten konuşabileceğimiz ve ortak bazı şeyleri paylaşabileceğimiz bir dil arıyordur. | TED | لكن ربما معظم الناس في هذا المجتمع حقيقة لا يعتقدون ان الدين يمكن ان يختفي قريبا ويريدون ان يجدوا اللغة للحصول على حوار بناء وليشعرو انهم بالفعل يمكن ان نتحاور معا واخيرا مشاركة بعض الاشياء معا. |
Yeni Lİbya terör mağdurlarına karşı merhametli olmaya başladı, ve bunu üstlenmesi sonucunda orada yeni bir diyalog oluştu. | TED | ليبيا الجديده اصبحت متعاطفه مع هؤلاء الضحايا وبدأت بأخذها -- بدأ حوار جديد كليا هناك. |
Bu kurgusal bir diyalog, ya da "Zihnimizdeki sesleri nasıl duyarız.?" kılavuzu. | TED | وهذا حوار خيالي، أو "كيف تسمع أصواتا داخل رأسك". |
bana kalirsa bir diyalog icin firsat var, Worldchanging.com da kendi kendine yetebilirlik icin bir sohbet (firsati var). | TED | أعتقد أن هناك فرصة لإجراء حوار ، محادثة حول الاستدامة في Worldchanging.com. |
Belirli bir diyalog olmazsa size bunu söylerim. | Open Subtitles | اذا لا يوجد حوار قائم، سأخبركم. |
Pekâlâ, belki birlikte uzlaşmacı bir diyalog kurabiliriz. | Open Subtitles | ربما يُمكننا أن نحظى بمحادثة بنّاءة |