Ebeveyn olmaya hazır değilim; özellikle de çocuklarını terk edecek bir ebeveyn. | Open Subtitles | أنا لست مستعداً لأكون والداً . بالأخص ليس النوع الذي يترك أبنائه |
Harika bir ebeveyn olmak istiyorum ve ve bunları harika bir başarı için kurban etmeyeceğim." | TED | أريد أن أكون والداً جيداً، ولن أضحي بذلك في سبيل الإنجازات العظيمة |
Muhteşem bir ebeveyn imajı çizdiğimi söyleyebilirim. | Open Subtitles | سأقول أنني كنت هيئة أبوية عظيمة. |
Aile mahkemesi avukatı Emma Ketteringham şöyle diyor: "Eğer fakir bir mahallede yaşıyorsanız mükemmel bir ebeveyn olsanız iyi olur." | TED | (إيما كاترينغهام)، محامية في محكمة الأسرة، تقول أنك إذا كنت تسكن في حي فقير فمن الأفضل لك أن تكون والدًا صالحًا. |
Ben de aynen bu tarzda bir ebeveyn olacağım. | Open Subtitles | ذلكَ تماماً النوع من الآباء الذي أريد أن أكونه. |
Bu trajediden sonra, yıllarca, geçmişi detaylıca düşündüm, bir ebeveyn olarak nerede başarısız olduğumu anlamaya çalıştım. | TED | لعدة سنين بعد المأساة تعمقت خلال الذكريات، محاولةً تحديد الجانب الذي فشلت به كوالدة. |
Haklarını alabilmek için babanın yetersiz bir ebeveyn olduğunu kanıtlamamız gerekiyor. | Open Subtitles | إلغاء الوصاية يتطلب إثباتاً أن والدك أبٌ غير كفؤ |
Söylemem gerekiyor ki bir ebeveyn olarak bu beni derinden etkiledi, çünkü biliyorum, bu araştırmayı yapmasaydım eğer ben de çocuğumla doğum kontrolü, hastalıktan korunma, razı olma hakkında konuşurdum çünkü ben modern bir ebeveynim ve şöyle düşünürdüm ... | TED | كأم بنفسي، ينبغي أن أقول لكم الذي صدمني بشدة، لأنني أعرف وإن لم أكن قد اشتركت في ذلك البحث، لتحدثتُ إلى طفلي حول وسائل منع الحمل، حول الحماية من الأمراض وحول الموافقة لأنني امرأة معاصرة، وأعتقدتُ بأن الأمر تم بشكل جيد. |
bir ebeveyn yavruya bakarken, ...diğerinin denize kadar uçup sığ sulardan küçük balıklar ve mürekkep balıkları toplaması gerekir. | Open Subtitles | بينما يعتني أحد الوالدين بالصّغير، يتعيّن على الآخر السفر بعيداً عن الشاطيء ليصيد السمك الصغير والحبّار من سطح الماء. |
Gerçekten? Olmak istiyorumŞimdi gerçek bir ebeveyn? | Open Subtitles | أوه، حقا اتريديننى ان اكون والداً حقيقيا الآن؟ |
bir ebeveyn olmanın, her şey için suçlanmanın verdiği duygu. | Open Subtitles | - أن تكون والداً - وتقع عليك الملامة في كل شيء |
Eğer ilk bildiğim gibi bir ebeveyn olma konusunda bir şey. | Open Subtitles | كأنك تعلم أول شيء في أن تكون والداً. |
Ben bir ebeveyn değilim ama psikiyatristim. | Open Subtitles | أنا لست والداً لكني طبيب نفسي. |
Bay Mendoza, bir ebeveyn olarak haklarınızın olduğunu belirttiniz. | Open Subtitles | سيد (ميندوزا)، أكَّدت أن بصفتك والداً لديك بعض الحقوق |
Yani, sen bir ebeveyn değilsin. | Open Subtitles | أعني ، أنك لست والداً. |
Onları besleyecek, şarkı söyleyecek, koruyacak bir ebeveyn figürü. | Open Subtitles | هيئة أبوية كي تُطعمهم تغني لهم وتحميهم. |
Hayır, bir ebeveyn gibi davranıp anlaştığımız şeyi yapmalıydın. | Open Subtitles | -كلا، كان يفترض أن تكون والدًا .. |
Doğru. bir ebeveyn olarak hata yaptığını kabul etmek büyük cesaret işidir... | Open Subtitles | صحيح، الأمر يتطلب جاعة كبيرة من الآباء ليعترفوا بخطأهم |
Kötü bir ebeveyn olacağım ve bunu görmemiş gibi davranacağım. | Open Subtitles | سوف أتصرف كوالدة سيئة و أتظاهر بأنني لم أرى أياً من هذا. |
Yanlız bir ebeveyn oldum artık. Durumlar biraz karıştı. | Open Subtitles | أبا أبٌ عازبٌ الآن- يصبحُ الأمرُ معقّداً |
bir ebeveyn olarak benim çocuğum yalnız olsaydı diye düşündüm... | Open Subtitles | فظننت, كأم, ان كان ابني لوحده هنا, سوف- |
Ve genellikle bana yakınlarda yaşadıkları bir kayıptan bahsederler.. ölen bir ebeveyn, ve çok erken ayrılan bir arkadaş, doktordan kötü haber. | TED | وغالبا ما يحكون لي قصصا عن خسائرهم الأخيرة كوفاة أحد الوالدين أو صديق غادر بسرعة أو خبر سيء عند الطبيب |