| Bir fincan kahve her sabah dünyayı işe yolluyor. | Open Subtitles | كوب من القهوة يجعل العالم يذهب إلى العمل فى الصباح |
| 70 sente Bir fincan kahve alabilirsiniz. | TED | مقابل 70 سنتًا، يمكنك أيضًا شراء فنجان قهوة. |
| Karışıklık yok. Bir fincan kahve içtim. | Open Subtitles | لا ليس هناك ارتباك لقد اخذت كوباً من القهوة |
| Bir fincan kahve, otobüs biletiyle aynı fiyata. Ama yürüyerek dönebilirim. | Open Subtitles | احتساء كوب قهوة يكلّف ثمن تذكرة الحافلة، لكنّي أستطيع العودة مشياً |
| Bir fincan kahve alabilir miyim lütfen? | Open Subtitles | أيمكنني الحصول على فنجان من القهوة, من فضلك ؟ |
| Evet, ama güzel Bir fincan kahve iyi giderdi. | Open Subtitles | أجل، ولكن يمكنني احتساء كوب من القهوه الرائـعة |
| Bir fincan kahve her sabah dünyayı işe yolluyor. | Open Subtitles | كوب من القهوة يجعل العالم يذهب إلى العمل فى الصباح |
| Bir fincan kahve içersin ve erkeklerin neye benzediğini görürsün. | Open Subtitles | اشرب كوب من القهوة. حتى تفهم معدن الرجال. |
| Yani , eğer Bir fincan kahve yapmak sizin için çok zor bir görevse , bayan Bennett | Open Subtitles | لذا، إذا كان عمل كوب من القهوة مهمّة صعبه لك، آنسة بينيت، |
| Bir fincan kahve bir çocuğun hayatını kurtarır ya. | TED | التي تنص على ان سعر فنجان قهوة قد ينقذُ طفلاً |
| Ne var ki Piscano tam bir felaketti. Bir fincan kahve yapmaktan bile acizdi. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة كانت بأن بيسكانو كارثة,هذا الرجل بامكانة أن يفسد فنجان قهوة |
| O zaman Bir fincan kahve iç ve kendine gel, Daniel. | Open Subtitles | إذا أشرب فنجان قهوة وتمالك نفسك يا دانيل |
| Asansöre bindiyseniz veya Bir fincan kahve aldıysanız sesini duymuşsunuzdur. | Open Subtitles | إذا كنت قد إستقليت المصعد أو طلبت كوباً من القهوة كنت ستسمع صوته |
| Ve buna sizinle iddiasına girecek kadar çok inanıyorum: Ya önümüzdeki 24 yıl içinde E.T. 'yi bulacağız, ya da size Bir fincan kahve alacağım. | TED | و انا اؤمن بشده بهذه النقطة لاقوم بالرهان عليها معك اما اننا سوف نجد مخلوقاً فضائياً خلال الـ24 سنة المقبلة او سوف اشتري لك كوباً من القهوة. |
| Sadece gidip Bir fincan kahve alacağım. | Open Subtitles | انا ذاهب كي احضر كوباً من القهوة |
| Benimle Bir fincan kahve iç, bahse varım fikrin değişecek. | Open Subtitles | إحتسي كوب قهوة معي، و أراهن بأني سأجعلكِ تغيرينَ رأيكِ. |
| Bir ihtimal, 4 dolarlık Bir fincan kahve alma şansım vardır, değil mi? | Open Subtitles | هل يحدث وأن تملك كوب قهوة بأربعة دولار بأية فرصة , أليس كذلك؟ |
| Bir fincan kahve umuyordum. Kapattığınızı fark etmemişim. | Open Subtitles | كنت آمل فقط لشرب فنجان من القهوة لم اكن ادرك انك تغلقين المحل |
| Gelirken bana Bir fincan kahve yapsana. | Open Subtitles | أعِدى لى كوب من القهوه على طريقتك |
| Bir fincan kahve içene kadar dururlar umarım. | Open Subtitles | فلنأمل أنهم سينتظرون حتى أحتسي بعض القهوة. |
| Bir fincan kahve bulabilir miyiz gidip bakalım. | Open Subtitles | لنرى، إن كان بإمكاننا الحصول على قدح قهوة |
| Kafede Bir fincan kahve içiyormuş. | Open Subtitles | لا كانت تتناول قدحاً من القهوة في المقهى |
| 5 dakika, Bir fincan kahve. Ben sadece birkaç pürüzü gidermek istiyorum. | Open Subtitles | خمس دقائق, كأس من القهوة أريد تصفية شيئين أولا |
| Adamın dediği gibi, bir erkeğin tüm ihtiyacı Bir fincan kahve ve iyi bir sigara. | Open Subtitles | مثل ما قال الرجل كل ما يحتاجه الرجل هو قدح من القهوة وسيجارة جيدة |
| Herkesin tanışmak istediği insanın yanına gitmek yerine, yalnız olan insanın yanına gidin ve onlara Bir fincan kahve içmek isterler mi diye sorun. | TED | تعلمون، بدلاً من ذهابنا لشخص يتمنى الجميع أن يقابله، فلنذهب لذلك الوحيد دائما ولنسأله إن كان يريد كوبا من القهوة. |
| Bana bir dilim muzlu kes ve Bir fincan kahve ver. | Open Subtitles | اقطع لي قطعة كبيرة من فطيرة الموز وكوب من القهوة |
| - Sadece Bir fincan kahve istiyorum. | Open Subtitles | - سأشرب كأساً من القهوة |
| Belki içeri girip Bir fincan kahve içebilirsin. | Open Subtitles | ربما أيضاً تدخلي و تتناولي قدحاً من الشاي |