Kız arkadaşının tangalı bir fotoğrafını gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت صورة لصديقتها وهي بثيابها الداخلية |
Los Angeles Times'ta resmin bir fotoğrafını gördüm. | Open Subtitles | رأيت صورة للوحة بــ"إل إيه تايمز"، حسناً؟ |
Pakistan Büyükelçiliğinde çekilen bir fotoğrafını gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت صورة لك في السفارة الباكستانية |
Biliyormusun senle karının eski bir fotoğrafını gördüm. | Open Subtitles | رأيت صورة قديمة لك ولزوجتك |
Onun ve Susan Duncan'ın 1967'de çekilmiş bir fotoğrafını gördüm. Bu kimliğe, milleti hikayesine inandırabilmek için bürünmüş. | Open Subtitles | رأيت صورة له مع (سوزن دانكن) سنة 1967 ابتكر هذه الهوية ليقنع بقصته فحسب |
Sophie Covington'la çekilmiş bir fotoğrafını gördüm. - Hızlısın. | Open Subtitles | (رأيت صورة لك مع (صوفي |