Biz de şarkı söyledik, söyledik, söyledik, ve inanılmaz biçimde yeni bir güven gelişti, ve dostluk gerçekten çiçek verdi. | TED | غنينا وغنينا وغنينا فنما نوع جديد من الثقة بشكل مدهش و فعلا ازهرت نوعا جديدا من الصداقة |
MT: Özür dilerim. İnsanları, robotların güvenilir olduğuna dair ikna etmenin bir yolu, bir güven yanılsaması yaratmaktır. | TED | ماركو: آسف. حاليًا، طريقة واحدة لإقناع البشر بأن الروبوتات آمنة عبر خلق وهم من الثقة. |
Ve ayrıca biliyordu ki bu bize bir güven duygusu veriyor ve birer tasarımcı olarak yaratıcı riskler almamıza izin veriyordu. | TED | وكان يعلم أن ذلك يعطينا نوعا من الثقة ويسمح لنا بأخذ نوع المجازفات الخلاقة التي يجب أن نأخذها كمصممين. |
Ama maalesef bütün öğrenciler böyle bir güven duygusu hissetmiyor. | TED | لكن، لسوء الحظ، لا يشعرُ جميع الطلاب بذلك الإحساس بالأمان. |
Aramızda mutlak bir güven vardı. Taşınabilir bellekler bunun teminatıydı. | Open Subtitles | كان هناك ثقة تامة بيننا الذاكرة المتنقلة ضمنت ذلك . |
Bu arada görünüşe göre bir güven fonu var. | Open Subtitles | في الوقت الحالي، يبدو أنه لديه صندوق استئماني جيد يبقيه واقفاً علي قدميه. |
Böylece güveni yeniden oluşturur yeni bir güven oluşur ve o zaman en son hedef tercih edilen şirket olmaktır. | Open Subtitles | لنوع جديد من الثقة وبعد ذلك الهدف النهائي بذلك الحين ستصبح المؤسسة المفضلة. |
Birlikte çalışacaksak aramızda bir güven olmalı ve eşyalarımı karıştırmak pek yardımcı olmaz. | Open Subtitles | سوف يكون هناك مستوى معين من الثقة إن كنتِ ستفعلين هذا الشيء وتتطفلين على أشيائي |
Sen bir mahkuma evini açtın. Onu ailenle yalnız bırakarak büyük bir güven gösteriyorsun. | Open Subtitles | انتما الاثنان تعاملان مع مجرم مدان في منزلكما وانت تمنحه الكثير من الثقة بتركه وحيدا مع عائلتك |
Tecrübelerime göre bu tür bir güven hep acıya sebep olur. | Open Subtitles | خلال تجربتي, ذلك النوع من الثقة دائماً يقود إلى الألم |
Böyle bir güven inşa etmek aylar hatta yıllar alır, | Open Subtitles | ذلك يستغرق أشهرا ان لم يكن سنوات لبناء ذلك النوع من الثقة |
Umarım hepimiz için yeterli bir güven ortamı oluşur. | Open Subtitles | نأمل أن نتمكن من بناء جميع ما يكفي من الثقة هنا |
Hayır, bak, kadın seni uzun zamandır böyle korurken, şimdi de senden küçük bir güven jesti isterken neden tek yaptığının yalnızca kendisini korumak olduğunu düşünüyorsun onu sormaya geldim. | Open Subtitles | لا, انظر انا قدمت لأعرف لماذا عندما تكون المرآة التي تحميك منذ فترة و تطلب منك بادرة بسيطة من الثقة |
Şimdi, başlattığım bir proje var bu proje hakkında çok heyecanlıyım ve sizinle paylaşmak istedim. Çünkü bu tamamen algılarınızı değiştirmekle ilgili ve aslında yeni bir güven oluşturmak. | TED | هناك مشروع ساقوم بالشروع به في هذه اللحظة وانا متحمس جدا لاجله وأود أن اشاطركم اياه لان كل ما في الامر هوعن تغيير المفاهيم و بناء مستوى جديد من الثقة |
Taktiği düz bir görüş alanında saklanarak avlarına sahte bir güven duygusu vermek. | Open Subtitles | إستراتيجيتهم هي الاختباء عن مرأى البصرِ، يمنحون فريستهم الشعور الزائف بالأمان. |
Nasıl bir güven duygusu veriyor. | Open Subtitles | يمنحني إحساساً بالأمان |
İnsana sahte bir güven duygusu veriyor. | Open Subtitles | تعطيكِ شعوراً زائفاً بالأمان |
Aranızda çok güzel bir güven ilişkisi var. | Open Subtitles | هناك ثقة جميلة بينك وبين والدتك |
O kişiyle kesin bir güven ve_BAR_bağım olması gerekir. | Open Subtitles | يجب ان يكون هناك ثقة معينة مع هذا الشخص |
Artık arkadaş değiliz.Zedelenen bir güven duygusu yok. | Open Subtitles | لم نعد أصدقاء لم تعد هناك ثقة أخسرها |
Senin adında bir güven var. | Open Subtitles | أنها في صندوق استئماني. |