İş, sanat ve kültüre ve bunlara erişime gelince çok heyecanlı bir gelecek için artık yapı taşlarımız var. | TED | ما لدينا الآن هي اللبنات الأساسية لمستقبل مثير جداً، عندما يتعلق الأمر بالفنون والثقافة وإمكانية الولوج إليهم. |
Ülkelerimiz daha iyi bir gelecek için çalışırken seni daha çok görürüm. | Open Subtitles | ناتلي اتمنى ان اراكِ كثيرا طالما ان بلادنا تعمل لمستقبل افضل |
Ülkelerimiz daha iyi bir gelecek için çalışırken seni daha çok görürüm. | Open Subtitles | ناتلي اتمنى ان اراكِ كثيرا طالما ان بلادنا تعمل لمستقبل افضل |
Buradaki bazı insanlar daha iyi bir gelecek için çok sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | يتخلّون عن دمّهم عرقهم و دموعهم هنا من أجل مستقبل الرفاهية والرخاء |
Çok sayıda Oklahomalı daha iyi bir gelecek için California'ya gidiyor. | TED | حيث ينتقل سكان أوكلاهوما إلى كاليفورنيا بأعداد كبيرة من أجل مستقبل أفضل. |
Bu gibi çiftlikler dünyada çoktan ortaya çıkmaya başladı ve yeni nesil çiftçiler, daha sürdürülebilir bir gelecek için harekete geçiyorlar. | TED | مزارع كهذه بدأت بالظهور بالفعل في جميع أنحاء العالم، وجيلٌ جديد من المزارعين بدأ بالسعي لتحقيق مستقبل أكثر استدامة. |
İyi bir gelecek için ailemle birlikte hareket etmek... Tüm istediğim buydu zaten. | Open Subtitles | كوني عملت مع أسرتي لتحقيق مستقبل أفضل هو كلّ ما أردت. |
Ya geçmiş hataları tekrarlamak ya da hep birlikte daha iyi bir gelecek için çalışmak. | Open Subtitles | فرصةأننكررأخطاءالماضي، أو أن نعمل معا نحو مستقبل أفضل |
Suç Birimine daha iyi bir gelecek için transfer olduğunu söyledin. | Open Subtitles | أنت قلت... نُقلت من مكتب المخدّرات، إلى وحدة الجريمة. لمستقبل أفضل. |
Sayın Chaubey tarafından... polis çocuklarına daha iyi bir gelecek için.. | Open Subtitles | هذه هدية صغيرة. لمستقبل أفضل لأطفال أفراد الشرطة |
Gerçekte onlar ilk ve ikna edici ara bulucular oluyorlar kızları için parlak bir gelecek için ama Afganistan gibi bir toplumda erkeklerin desteğine sahip olmamız zorunlu. | TED | في الحقيقة في كثير من الأحيان يكونون هم المفاوضين المقنعين الأوائل لمستقبل مشرق لفتياتهم لكن في مجتمع مثل أفغانستان يجب أن يكون لدينا دعم من الرجال |
Umm El-Saad, Asma, Fayza ve Arap dünyasından diğer birçok kadın, daha iyi bir gelecek için en iyi yol olarak bildikleri eğitimle engellerin üstesinden gelmenin mümkün olduğunu gösterdiler. | TED | أم السعد وأسماء وفايزة والكثيرات في العالم العربي أظهرن أنه بالإمكان تخطي الحواجز لأجل التعليم والذي عرفن أنه أفضل طريق لمستقبل أفضل |
Şehirlerimize elektrik gelmesi, veya Berlin duvarının yıkılışı gibi, İngilizce, daha iyi bir gelecek için umut ifade ediyor. Dünyanın ortak sorunlarını çözmek için ortak bir dilinin olacağı bir gelecek için umut ifade ediyor. | TED | مثل استخدام الكهرباء في مدننا، أو سقوط جدار برلين، الانجليزية تمثل الأمل لمستقبل أفضل. مستقبل حيث العالم لديه لغة مشتركة لحل مشاكل مشتركة. |
O zaman, daha güzel bir gelecek için bize katılın. | Open Subtitles | فأنتم تحتاجون لأن تنضموا الينا من أجل مستقبل أفضل |
Belki de en iyisi asla olmayabilecek bir gelecek için yaşamayı bırakmaktır. | Open Subtitles | ربما من الأفضل أن تتوقفي عن العيش من أجل مستقبل ربما لايحدث حتى |
Yeni bir gelecek için her şeyi riske etmelisin. | Open Subtitles | كل المخاطر من أجل مستقبل جديد |
Daha iyi bir gelecek için oy verin. | Open Subtitles | صوتوا من أجل مستقبل أفضل. |
Bankamız, birçok kişiye daha iyi bir gelecek için yardım etti. | Open Subtitles | بنكنا ساعد الكثيرين لتحقيق مستقبل أفضل |
Yeni bir gelecek için yeni bir şehre gidiyorlardı. | Open Subtitles | متجهين نحو الساحل نحو مستقبل جديد |