bir gergedan misali kalın ve sert bir derisi varmış. | Open Subtitles | كيف لهذا الجلد أن يكون سميكًا وقويًا، مثل وحيد القرن. |
Ayrıca bir gergedan ateş gördüğünde içgüdüsel olarak söndürmeye çalışacağını da biliyordu. | Open Subtitles | و علمت أيضا أن وحيد القرن .. عندما يرى اللهب سيقوم بالابتعاد غريزياً |
Eski kâşifler, her çalı arkasında bir gergedan görürlermiş. | Open Subtitles | روى المستكشفين الأوائل رؤية وحيد القرن وراء كل شجيرة. |
Biliyor musun Wisconsin'de bir kıza kocaman mor bir gergedan kazansan anında kucağında! | Open Subtitles | أنت تعلم ، في ويسكنسن إن تمكنت أن تفوز لفتاة بــ وحيد قرن أرجواني كبير تمارس معك الجنس |
Bu panelde ilk olarak, büyük bir boynuzu, ve karnında bir çizgisi olan küçük bir gergedan var. | Open Subtitles | في هذه اللوحة، لديكم قبل كل شيء وحيد قرن صغير بقرن كبير و شريط على البطن |
Bıyıklı bir gergedan mı yani? | Open Subtitles | - أي أنه "وحيد قرن صوفي" |
bir gergedan gibi yere devirdiğim halde o deli yeniden ayağa kalktı. | Open Subtitles | لقد نهض بعد أَن وضعت رصاص بما فيه الكفاية فيه ليسقط كركدن |
Önce bir gergedan, sonra bir aslan, ardından da iki erkek fil. | Open Subtitles | وحيد القرن الأول، ثم أسد، ثم اثنين الفيلة الذكور. |
Bayan Thompson, ateş yakarsanız, ve bir gergedan görürse gelip söndürür. | Open Subtitles | ملكة جمال تومسون، إذا قمت بإجراء النار، وحيد القرن يراها... ... انه يأتي والطوابع بها. |
Genç bir gergedan kadar ağırdır. | Open Subtitles | وزنه يساوي وزن وحيد القرن الصغير. |
Kafeste bir gergedan. | Open Subtitles | انها وحيد القرن في قفص |
- Yine doğru. - Vay, bir gergedan. | Open Subtitles | أوه, وحيد القرن سيدي؟ |
Büyük bir gergedan gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر كضخامة وحيد القرن |
Bu Clara, 1700'lerin ortasında, türüne rastlamanın oldukça zor olduğu bir zamanda, Avrupa'da dolaşan ünlü bir gergedan. | TED | هذه (كلارا). أنثى وحيد قرن شهيرة كانت تسافر عبر أوروبا في منتصف القرن الثامن عشر، في وقت كانت فيه رؤية وحيد القرن أمرا نادرا ومثيرا. |
Afrika'da günde ortalama bir gergedan öldürüyor. | Open Subtitles | يُقْتَل وحيد قرن واحد من قبل الصّيّادين كل يوم في إفريقيا. |
Sorunlara ek olarak bir gergedan ve bir yaban domuzu var. | Open Subtitles | إذن لديّ وحيد قرن وخنزير وحشي لزيادة متاعبي |
Sonuç olarak bu krizin nasıl görüneceğini ya da beraberinde neler getireceğini bire bir bilemesek de bize doğru hücum eden şeyin koca, gri bir gergedan kadar tehlikeli, aşikâr ve önceden kestirilebilir olduğunu hepimiz görebiliyorduk. | TED | لذا لم نعرف على وجه الدقة ماهية هذه الأزمة ومعاييرها ولكننا عرفنا جميعاً، أنها شيء خطير وواضح وقابل للتنبؤ كمثل وحيد قرن رمادي يهاجمنا. |
Önce bir gergedan, sonra bir aslan, ardından da iki erkek fil. | Open Subtitles | اولا وحيد قرن ثم اسد وفيلين ذكريين |
Odada büyük bir gergedan var ama herkes onu görmezden geliyor. | Open Subtitles | أقصد، إنه مثل "وحيد قرن" كبير في الغرفة و لا يرغب أحد بالتحدث حوله. |
Geçen yıl... günde ortalama bir gergedan öldürüldü. | Open Subtitles | ...إذا قمت بقياس متوسط ذلك ستجد أن وحيد قرن واحد قُتِل ... كل يوم خلال السنة الماضية |
Bu bir gergedan değil. | Open Subtitles | iهذا ليس بوحيد قرن صوفي |
Nereden geldiği bilinmeyen sinirli bir gergedan... zavallı anne ve babasını çabucak yiyiverdi. | Open Subtitles | كركدن غاضب ظهر من العدم... وإلتهم أمه وأبيه المساكين. |