Yani belki de aşk tamamen kafanda; sinir sisteminde dolanarak hazzı, doğal ödül sistemini ışıklandıran kişisel bir gizem rüzgarı. | TED | لذلك، ربما كان الحب كل ما في رأسك، لغز شخصي يهب عبر الطرق المحايدة ويشع بالرضى، والمكافآت الطبيعية في جهازك العصبي. |
Elli yıl önce, bu evde modern bilimin en büyük gizemlerinden birinin çözülebilmesi için çalışılıyordu, bu öyle bir gizem ki, bugün hâlâ fizik alanındaki binlerce bilim adamı bu gizemi çözmeye uğraşıyorlar. | Open Subtitles | أعظم ألغاز العلوم الحديثة إنه لغز عميق جداً لذلك اليوم ألاف من العلماء وفى طليعتهم علماء الفيزياء |
Bu atalarımızın aslında bizden ne kadar farklı olduğunu gösteren... .. büyük bir gizem ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | لغز , سيبين لك الاختلاف الكبير وكم أن جدودنا الأوائل هؤلاء مختلفون عني وعنك |
Aslında hayat bu içini görmek istediğimiz bir gizem Kutusunun parçası. | Open Subtitles | إنه جزء من غموض الصندوق الذي نتمنى أن نرى ما بداخله |
Senin için dünya nüfuz edilemez bir gizem gibi. | Open Subtitles | بالنسبة لك العالم يبقى لغزا لا يمكن اختراقه |
Ancak Higgs alanı hakkında daha önemli bir gizem var. | TED | ولكن هناك شيئ غامض جدا يتعلق بحقل الهيغز. |
Ama hayatın kendisi bir mucizedir--insanlar niçin yaşar ve ölürler, niçin başkalarını incitir ya da incinirler--bu hâlâ bir gizem. | Open Subtitles | لكن معجزة الحياة نفسها , سبب حياة و موت الناس . . سبب ألامهم او تسببهم في الالم مازال غامضاً |
Tüylü dinozorların tam olarak nasıl uçtuğu hâlâ bir gizem. | TED | كيف بالضبط طارت الديناصورات ذوات الريش لا يزال لغزاً لدرجة ما. |
Ama sonra her şey gelişiyor, ya da büzüşüyor ve Robbe-Grillet tarzı bir gizem ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | وأخيراً القصة بأكملها تدور حول أو تتحول إلى نوع ما من لغز كبير |
Taptaze bir gizem, birçok olasılığa gebe. Kim bilir sonu nereye çıkacak. | Open Subtitles | إنّه لغز منعش حامل لإمكانيات، من يدري أين ستقودنا؟ |
Cinayet silahı yönünden bir gizem yok. | Open Subtitles | ليس ثمّة لغز كبير لقد تمّ إستخدام سلاح غير حاد |
Evet, bu büyük bir gizem. | Open Subtitles | أجل، لغز مثير للجنون وكأنّه ليس لديّ قسم لأديره |
Olmayan ve asla çözülemeyecek bir gizem yarattınız. | Open Subtitles | لقد قمت بخلق لغز غير موجود و غير قابل للحل |
Eninde sonunda, evreni neyin ya da kimin yaratıp kontrol ettiğinden daha önemli veya temel bir gizem hayal etmek zordur. | Open Subtitles | وعلى كل الأحوال, من الصعب التفكير :في لغز أكثر جوهرية وأهمية من مالذي؟ |
Her gün, öğrenilecek yeni bir şey köşebaşında bekleyen yeni bir gizem var. | Open Subtitles | كلّ يوم، هناك درسٌ جديدٌ لأتعلّمه، لغز جديد في الركن. |
Bu tamamen bir gizem, fakat önemli olan bunun bize bilgilerin 4000 yıl önce nasıl göründüğünü göstermesidir. | TED | الأمر يشوبه غموض تام، لكن المهم هو ان المعلومات كانت على هذا الشكل منذ 4000 سنة. |
Bu kahrolası bir gizem, Bay Hensley! | Open Subtitles | اعني, انها لغزا ملعون, سيد هنسلي |
Bu hastalığın nasıl yayıldığını bilmemek dışında beni çok rahatsız eden bir gizem daha var. | Open Subtitles | بغض النظر عن عدم معرفتي لسبب انتشار المرض، هنالك شيء غامض يُحيِّرني |
Beyin sarsıntısıysa bir gizem gibi. | TED | لطالما كان ارتجاج المخ أمراً غامضاً للغاية. |
Gördüğünüz üzere, kız ne derse desin ortada bir gizem falan yoktu. | Open Subtitles | كما ترون ،ليس هناك لغزاً مهما قالت الفتاة فى ذلك الوقت أو فى أى وقت آخر |
Mühendislerin bu su etkisi için arenayı nasıl doldurduğu hala bir gizem. | TED | لايزال لغزًا كيف المهندسون غمروا الحلبة لإعطاء هذا التأثير. |
Hepimizin önünde sonunda yüzleşmek zorunda olduğu büyük bir gizem bu. | Open Subtitles | إنه السر الأعظم سر سنواجهه جميعاً إن عاجلاً أو آجلاً |
Anladığıma göre elinizde bir çeşit tıbbi bir gizem var. | Open Subtitles | أتفهم أن لديك نوع من الألغاز الطبية بين يديك |
ve dedektif tam olarak.. sizin çözebileceğiniz bir gizem. | Open Subtitles | وهذا هو اللغز الذي ستعمل على حلّه أيها المحقّق |
Bilmiyorum. Bu bir gizem. | Open Subtitles | لا أدري، إنه كاللغز |
Fakat bütün bu keşiflere rağmen, senin bile hala açıklayamadığın bir gizem var. | Open Subtitles | لكن بعد كل هذه الشروح فلا يزال هناك لغزٌ لم توضحه |