Bu beceriksizlerden uzakta sessiz bir köşede yemek istiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | أنا فقط أود الأَكْل في زاوية هادئة بعيداً عن هؤلاء البلهاء،مفهوم؟ |
Faizan'ın da o zaman dediği gibi, İslamcılara boyun eğersek, yalnızca karanlık bir köşede oturuyor oluruz. | TED | كما قال فايزان حينها، لو خضعنا للإسلاميين، سنبقى منغلقين في زاوية مظلمة. |
Kocaman sütunların arkasında, karanlık bir köşede seviştik. | Open Subtitles | و لقد تجامعنا في زاوية سوداء خلف بعض الأعمدة كان الجو ابرد هناك |
Babalar bir köşede durur, anneler öteki köşede dururdu. | Open Subtitles | الأباء على الجانب هناك والأمهات على الجانب الأخر |
Hayatını mahvettiğimizi ve gidip karanlık bir köşede ağzına bir tüfek sokup beynini dağıttığını düşün. | Open Subtitles | جعلنا حياتك تعيسة جدا بحيث وجب عليك أن تذهب إلى زاوية مظلمة و تضع مسدسا في رأسك و تطلق النار |
bir köşede ben, diğer köşede Gotham City'e terörü getiren adam Batman. | Open Subtitles | أنا في زاوية واحدة وفي الأخرى الرجل الذي نشر الرعب الحقيقي في جوثام باتمان |
bir köşede Hint güreşçisi, diğerinde capoeira ustası. | Open Subtitles | الملاكمة الهندية في زاوية والكابوريا في الأخري |
Ben bir köşede dururken Bn. Grey gelip bir teklif yapıyor. | Open Subtitles | حسناً,أنا واقف في زاوية الشارع و تظهر السيدة جراي و تعرض عليّ اقتراحاً |
bir köşede ben, diğer köşede Gotham City'e terörü getiren adam Batman. | Open Subtitles | أنا في زاوية واحدة وفي الأخرى الرجل الذي نشر الرعب الحقيقي في جوثام باتمان |
Bu kabaca rakibini iplerde veya bir köşede sıkıştırmak anlamına geliyordu. | Open Subtitles | 'وهذا في الأساس مجرد وسيلة 'الاستحواذ خصمك ضد الحبال أو في زاوية. |
bir köşede oturup kafamı duvarlara vuruyordum, belki bu şey kapanır diye. | Open Subtitles | كنت أجلس في زاوية وأضرب برأسي الحائط ، لأحاول إيقافها |
Görüyorsun ya herkes biz yaşlıların sessizce bir köşede kıvrılıp ölmesini istiyor. | Open Subtitles | الجميع يريدنا أن نكون عجائز و يحصرنا في زاوية لكي نموت |
Mezun olana kadar bir köşede tıkınmayı planlıyorum. | Open Subtitles | أنوي ان أحبس نفسي في زاوية الى ان أتخرج. |
Ayrıca bizi seninle kuytu bir köşede öpüşürken görmesini istemiyorum. | Open Subtitles | علاوة، لا أريد منها رؤيتي وأنا أختلي بك في زاوية مظلمة لتقبيلك |
Kıçına şaplak atma konusunda anlaşırsak bir köşede dikilmeye razıyım. | Open Subtitles | سأكون مستعداً على الوقوف في زاوية إذا وافقت على جرف مؤخرته. |
Bu yüzden de, örneğin sadece bir köşede durmanız ve... verilerin sizi işaret etmesi, illaki bir suç işlediğiniz anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | على سبيل المثال، فقط لأنك كنت في زاوية وكل هذا البيانات تشير إليها، لا يعني أنّك ارتكبت الجريمة. |
Babalar bir köşede durur ve anneler diğer köşede dururlardı. | Open Subtitles | الأباء على الجانب هناك والأمهات على الجانب الأخر |
Henüz yok. Umarım bir köşede kıvrılıp ölmüştür. | Open Subtitles | ليس بعد.أرجو أن تكون زحفت إلى زاوية ما و ماتت. |