Burada, benim büyüdüğüm yere yakın bir yerde Pakistan'daki bir köydeki bir grup çocuk var. | TED | هذه مجموعة من الاطفال في قرية في باكستان بالقرب من المكان الذي نشأت فيه |
4,000 yıldan çok önce ufacıık bir köydeki bu insanları hayal etmeye başla. | Open Subtitles | تخيلي نفسك واحدة من هؤلاء الناس تعيشين في قرية صغيرة منذ 4000 آلاف عام |
Şehir dışındaki küçük bir köydeki bir duvardan atlıyorduk. | Open Subtitles | كنا مقدمين نحو حائط في قرية صغيرة خارج المدينة |
Önderin, bir köydeki bir katilden bahsetti. | Open Subtitles | تكلّم قائدكم عن سفّاح في قرية ؟ |
Onu göremezsiniz; çünkü Liber'yada küçük bir köydeki bu yeşil alana gömülü. Üç yıl önce diyareden -ishalden, şakadan öldü. | TED | لا يمكنكم رؤيتها، نظراً لأنها دفنت تحت هذا العشب الأخضر في قرية صغيرة في ليبيريا ذلك لأنها توفيت منذ ثلاثة أيام بسبب الإسهال -- التغوط اللا إرداي، ذلك الفيضان، يعتبر مزحة. |
Mesela, 19. yüzyılda Portekiz'e karşı isyana öncülük eden Güney Afrika kralı Ngungunhane hakkında okudum. Türkmenistan'ın Hazar Denizi kıyılarındaki ücra bir köydeki evlilik ritüelleri hakkında. | TED | أقرأ، على سبيل المثال، عن الملك من جنوب إفريقيا "غونغونهان" الذي قاد المقاومة ضد البرتغاليين في القرن 19؛ وحول طقوس الزواج في قرية نائية موجودة على ضفاف بحر قزوين في تركمانستان. |