Onda kalan yeni bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | لديه صديقة جديدة لقد قام بنقلها هناك بالفعل |
Onun bir kız arkadaşı var ve Fransa'dan gelecek, bizde bazı şeylerin olmasını bekliyoruz. | Open Subtitles | لديه صديقة فى فرنسا لذا فلدينا شيئا مشترك |
Ama Claudio'nun da bir kız arkadaşı var mıydı, bilmiyorum. Çok aptalca. | Open Subtitles | لم تكن تعرف إن لديه خليلة ليس بعد مابحثت |
Başkanın bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | الرئيس لديه خليلة. |
Muhtemelen küçük bir kız arkadaşı var ve bununla yüzleş... | Open Subtitles | فى الغالب لديه صديقه و حسنا دعنا نواجهه هذا |
Kısa bir süreliğine burada, bir kız arkadaşı var, ve çok yakında da gidecek. | Open Subtitles | إنه هنا لوقت قصير لديه حبيبة و سيغادر قريباً |
Wade'in de yeni bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | تعلمين ان وايد لديه حبيبه جديده ايضا |
Bana benzemiyor çünkü seksi ingiliz bir kız arkadaşı var ki kız kahpeye benzese de, benim olabileceğimden çok daha harika bir kız. | Open Subtitles | ولكنه لم يفعل لأن لديه رفيقة بريطانية والتي تبدو كعاهرة ولكنها أروع نوعاً ما من ما بإمكاني أن أكون |
Kasaban çok güzel bir kız arkadaşı var. İşte orada. | Open Subtitles | لديه صديقة جميلة تعيش في البلدة، انها هناك |
Kızı durdurmadı, çünkü bir kız arkadaşı var ve üstüne hoplayan kız arkadaşıydı. | Open Subtitles | وهو لم يوقفها لان لديه صديقة حميمة و هي صديقتهُ الحميمة |
Sarah Cavanaugh adında bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | كان لديه صديقة تدعى سارة كافناف |
Evet doğru, babanın yeni bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | هذا صحيح، أبوك لديه صديقة جـديدة. -وكيف تبـدو؟ |
Ondan daha iyi. Chow'un yeni bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | أفضل من ذلك كاو لديه صديقة جديدة |
- Tamam. bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | بخير, لديه خليلة |
Galiba Linc'in gizli bir kız arkadaşı var. - Pilot hanım. | Open Subtitles | ،أظن أن (لينك) لديه خليلة سرّية .السيّدة الطيارة |
Ben henüz konuşmaya hazır değilim... ama Kyle'ın çok ateşli bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | انا لست جاهزا للكلام بعد لكن كايل هنا لديه صديقه جميلة |
Ama çok şeker bir kız arkadaşı var. Adamın nesini sevdiğini tanrı bilir, ama seviyor. Herif tavşan gibi aldatıp duruyor. | Open Subtitles | لكنه لديه صديقه حلوه جدا ومع ذلك يخونها |
Ayrıca, onun bir kız arkadaşı var, o. | Open Subtitles | بالإضافة الى ذلك , لديه صديقه.. هي |
O adama asılıyor ve biliyorum ki çok güzel ve genç bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | ،إنها تغازل ذلك الرجل .. وأنا أعرف أن لديه حبيبة جميلة جداً وصغيرة جداً |
Hastanın görmeyi çok istediği gizemli bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | المريض لديه حبيبة غامضة يرغب برؤيتها حقا |
Chloe, bu çocuğun bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | كلوي هذا الرجل لديه حبيبه |
Yani Moose'un resmi bir kız arkadaşı var, Midge. | Open Subtitles | فقط عنيت أن "موس" لديه رفيقة حميمة , "ميدج" |
Öğretmenim Bayan Kramer'in bir kız arkadaşı var. | Open Subtitles | معلمتي اّنسة كرامر لديها صديقة |