CA: Öyleyse, herhangi bir karbon vergisini veya karbon ücretlendirmesini desteklemiyorsunuz. | TED | ك.أ: حسنا إذن أنت لا تدعم الضرائب على الكربون من أي نوع أو تسعير الكربون. |
Bu şekilde kapalı bir karbon döngüsü yaratılmış olur. | TED | وبهذه الطريقة، يتم إنشاء دورة مغلقة لإنتاج وإستهلاك الكربون. |
Doğal bir karbon çukuru da kaldırılmıştı. | TED | وبالتالي إزيل مصدر من إعادة الكربون للطبيعة. |
Uygun bir karbon kaynağını yakıt olarak kullanarak kendilerini kopyalamaya programlılar. | Open Subtitles | إنهم مبرمجون للتناسخ الذاتي بإستعمال أي مصدر كربوني متوفر |
Açılıp balık avladığımızdan dolayı çok küçük bir karbon ayak izi vardır. | TED | لديه بصمة كربونية صغيرة لأن علينا أن نخرج إلى البحر لنصطاد السمك. |
İkincisi; tek bir karbon atomu dışında aynı olan iki molekülü, nasıl oluyor da karıştırmıyoruz? | TED | ثانيا، كيف يمكننا أن نفرق بين جزيئين لا يختلفان سوى بذرة كربون واحدة فقط؟ |
Senin içinde bir karbon biriminin... belleği var. | Open Subtitles | يوجد بك أنماط ذاكرة لإحدى الوحدات الكربونية |
Evet, siz ve ben, bu el değmemiş doğal ormanın tepe örtüsüne baktığımızda, gördüğümüz şey muazzam bir karbon halısıdır. | TED | حسنا ، عندما ننظر بها ، أنت وأنا، على أن المظلة من الغابات الأولية السليمة ما نراه هو هذه السجادة الهائلة من الكربون. |
Oradaydım, çünkü aslında BM programı çerçevesinde yapılan bir karbon kredilendirme programı için | TED | كنت هناك لأنني كنت في الواقع أصمم جزء المنغروف ضمن برنامج رصيد الكربون ، في إطار الأمم المتحدة |
Ve tanrı biliyor ki bunun hepsini yakmayı istemiyoruz. Çünkü havaya inanılmaz bir karbon salımına neden olur. | TED | والله يعلم أننا لا نريد حقاً إحراقه كله. لأنه سيبعث كميات ماهولة من الكربون في الهواء. |
O ve eşi bir karbon zehirlenmesinden dolayı iki sene önce ölmüş. | Open Subtitles | وهو وزوجته ماتوا من سنتين من أختناق بغاز ثانى أكسيد الكربون. |
bir karbon izotopunun işareti var, yaşamın erken dönemine ait. | Open Subtitles | هنالك نظائر الكربون الدالة على بداية الحياة |
Teoride eğer gezegen kalın bir karbon dioksit atmosfere sahipse yeterli ısıyı yakalayarak bulutları oluşturabilir. | Open Subtitles | تفترض نظرية أنه لو كان للكوكب غلاف كثيف من ثاني أكسيد الكربون فيمكنه احتباس حرارة تكفي |
Sen çok kötü bir karbon monoksit duman dedektörü karışımı cihazısın. | Open Subtitles | لقد كنت وحدة مستشعرات دخان أحادي الكربون سيئا جدا. |
Sahip olduklarınız için çok çalışmadığınızı ima etmiyorum ama şu anda burada bazı o kadar eski paralar var ki, bunların kökenlerini saptayabilecek bir karbon testi olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | انا لااعني انكم لم تعملوا بجد مقابل ماحصلتم عليه ولكن هناك بعض المال هنا وهو قديم جدا لااعتقد ان هناك اختبار مواعدة كربوني للتحقق من اصله |
Daha önce görmediğim bir karbon yapısına sahip ve Kentucky'de üretilmiş geri dönüşümlü kağıda sarıImış, | Open Subtitles | ولها طرف كربوني لم أراه من قبل " والغلاف مصنوع من ورق تكرير مصنع في " كنتاكي |
Şimdi sadece bir karbon kıvılcımı yaratıp metali basitçe buharlaştırmak için kısa süreli elektrik akımı lazım. | Open Subtitles | أنا فقط بحاجة إلى شحنة كهربائية حتى تحدث شرارة كربونية حتى تبخر أساسا جزءاً من المعدن |
Bu bir karbon bombası etkisi yaratıyor ve devasa karbon salımları tekrar atmosfere çıkıyor. | Open Subtitles | يتحول الأمر لقنبلة كربونية ضخمة تنطلق بالهواء وتطلق انبعاثات كربونية مهولة بالهواء |
Dünyadaki lider bilgisayar yazılımcıları benim de katılımımla kullanıcı dostu bir karbon sayacı geliştirdiler. | TED | ودعوة للمشاركة في الإنتاج ، مع مشاركتي الناشطة، مع رواد البرمجة الحاسوبية في العالم حول علم الكربون الغامض لتصميم حاسبة كربون صديقة للمستهلك. |
Bu iki molekülün yalnızca bir karbon atomu ve beraberindeki bu iki küçük hidrojen atomu farkı var, ama yine de onlardan biri, heptyl acetate, armut kokusuna sahip ve hexly acetate açıkça muz kokusu taşır. | TED | يختلف هذين الجزيئين في ذرة كربون واحدة فقط وذرتي الهيدروجين الصغيرتين المركبة معها، ومع ذلك فإن واحدة منهما، الهيبتيل أسيتات، له تلك الرائحة المميزة للأجاص، بينما الهيكسيل أسيتات له رائحة الموز. |
Şimdiye kadar çok küçük bir karbon nano tüp oluşturabildik. | Open Subtitles | حتى الآن يمكننا فقط زراعة أطوال قصيرة من أنابيب النانو الكربونية |