Ama daha önemlisi, Afrika kökenli bütün öğrencilerin birliği, Afrika'ya güç, onur ve bağlılık sağlayan sürekli bir kaynak. | TED | و لكن الأهم من ذلك , الهيكل الطلابي الإقريقي بأجمعه هو مصدر متواصل للقوة , الفخر و الإلتزام بإفريقيا |
Nerede olduklarını tam olarak bilemiyorum çünkü dışarıdan bir kaynak sistemime girmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لا أستطيع التأكد من موقعهم لأن مصدر خارجى يقوم بإختراق أنظمتى بنجاح مذهل |
Bu tabiat içerisinde on milyarlarca dolar değerinde bir kaynak gizlidir. | Open Subtitles | متخفية في هذا المشهد هو مصدر يساوي عشرات المليارات من الدولار |
Eğer bir orta yolda anlaşabilirsek senin için çok iyi bir kaynak olabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أكون مصدراً جيداً للمعلومات لك إن إستطعنا التوصل إلى تفاهم بيننا |
Katıldığım istihbarat toplantılarını düşün. Senin için çok değerli bir kaynak olabilirim. | Open Subtitles | فكّر بإجتماعات الإستخبارات التي حضرتها، يمكنني أن أكون مصدراً قيّماً كبيراً لك. |
Son 11 yıldır sürekli genişleyen bir internet sitesi oldu ve bu mükemmel bir kaynak. | TED | و كان ينمو للسنوات الـ 11 الأخيرة و كان مورداً رائعاً |
Hükûmetlere ve vergi mükelleflerine de fayda sağlar. Çünkü, ilaç sektöründeki yenilikçi çalışmalar için kalıcı bir kaynak yaratır. | TED | كما يفيد الحكومات أو دافعي الضرائب، إذا أردت، لأنه يخلق مصدرا دائما للإبتكار الصيدلاني الذي سيكون موجودًا في المستقبل. |
Sadece bağlantılı olduklarını değil, fiziksel dünyanın daha mutlu ve sağlıklı hayatlar yaratmak için ne kadar zengin bir kaynak olduğunu öğrendim. | TED | وما اكتشفته هو أنهم ليسوا مرتبطين فحسب، ولكن يمكن للعالم المادي أن يكون مصدرًا قويًا لنا لخلق حياة أكثر سعادة وصحة. |
Bunu aşağıdan besleyen birşey olmalı. bir kaynak. | Open Subtitles | ربما يكون هناك شيء يغذيها فى الأسفل، ربما مصدرٌ ما |
Bu önce ışıldayan bir kaynak olacak, bir biyoluminesens bakteri gibi. | TED | وتلك الكميرا هي مصدر غني بالمعلومات خاصة فيما يتعلق بالبكتريا التي تصدر الضوء الحيوي |
Ve bu tüm 20 amino aside iyi bir kaynak oluyor. | TED | والذى تصادف أنه مصدر جيد لجميع الأحماض الأمينية الـ 20. |
bir kaynak nakavt olursa diğer kaçınılmaz ortaya çıkar. | TED | أطرق باب أي مصدر وسترى الآخر قد ظهر حتماً |
Bu yüzden size Ella'yı anlattım, çünkü ben ilişkileri bu zorlu sorunların bazılarını çözmeye sahip kritik bir kaynak olduğunu düşünüyorum. | TED | اذن أنا أخبركم عن إيلّا لأنني أعتقد أن العلاقات هي مصدر حاسم لدينا لحلّ بعض هذه المشاكل المستعصية. |
Muzik bir kaynak haline geliyor, insani her yonden gelistiren, dolayisiyla yucelten, ve kisilik gelisiminin tamamlanmasina katkida bulunan bir kaynak. | TED | وتصبح الموسيقى مصدر لتطوير أبعاد الإنسان, وبالتالي ترفع الروح وتقود الشخص الى تطوير شخصيته بالكامل. |
Bu, tamamen yenilenebilen bir kaynak yoluyla birisinin hayatını kurtarmanın bir yoludur. | TED | وهي وسيلة لإنقاذ حياة إنسان مع مصدر قابل للتجديد كليًا. |
Sayıştay'dan bir kaynak bize BYSK'nde bir sürü yasadışı iş döndüğünü söyledi. | Open Subtitles | هناك مصدر في وزارة المالية أخبرنا أن هناك كم هائل من المعاملات الغير شرعية تحدث داخل لجنة إعادة الإنتخاب |
Bernstein bir kaynak daha buldu! Adalet Bakanlığı'ndan da doğruladılar.! | Open Subtitles | برنستين حصل على مصدر آخر مصدره في وزارة العدل أكد المعلومة |
Yüzyıllar boyunca okyanusları sınırsız, geniş bir kaynak olarak kabul ettik. | Open Subtitles | لقرون، اعتبرنا المحيط مصدراً واسعاً بلا حدود |
Efendim, beni dinlemelisiniz. Sahiden iyi bir kaynak buldum. | Open Subtitles | سيّديّ عليك أنّ تسمعنيّ فأنا قدّ عثرت على مصدراً جيّداً حقاً |
O sokak haritası herkesin üzerine düşen parçayı yapmasından ibaret ve muazzam bir kaynak oluşturur çünkü herkes kendi sokağını ekliyor. | TED | إذا أنا -- خارطة الطريق تلك هي أن يقوم كل شخص بجزئيته وهي توفر مورداً لا يصدق لأن الجميع يقوم بدوره. |
J.J., bu adam çok da güvenilir bir kaynak değil. | Open Subtitles | جي جي,هذا الرجل ليس مصدرا موثوقا للمعلومات |
Gizli bir kaynak olmadığı için Maryland Shield yasalarını uygulayamayız. | Open Subtitles | بما أنها ليست مصدرًا سرّيَا لن نستعمل قانون التحفّظ |
Adliyeden bir kaynak doğru diyor, konakta duymuş. | Open Subtitles | مصدرٌ واحد من المحكمة يؤكّد الخبر سمعها داخل القاعة |