Evet, şurada, iki adım ötede bir kulüpte, ismi Gurugu. | Open Subtitles | أجل .. فقط هنا في مكان قريب. في ملهى إسمه جوريجو. |
Benim yüzümden kadın öğretmenlik kariyerini kaybetmiş ve şimdi de Van Nuys'da adi bir kulüpte dans edip beş para etmez bir motelde yaşıyor. | Open Subtitles | لان بسببي,فقدت المراة مهنتهاً كمعلمة وانه ترقص الان في ملهى رخيص وتعيش في احداً النزل السيئة |
Böylece ona bir kulüpte bir vestiyer işi ayarladım. | Open Subtitles | لذا فقد حصلت على عمل بحجرة المعاطف في نادي |
bir kulüpte, DJ'li bir parti istiyorum. | Open Subtitles | أريد حفلة حقيقية في نادي مع مشغل اسطوانات |
Biliyorsun, burada araba satışında çalışmasının tek nedeni geceleri bir kulüpte şarkı söyleyebilmesi. | Open Subtitles | السبب الوحيد لعملها هنا كبائعة سيارات هو أنها تستطيع العمل مساءً في النادي. |
Gün doğumuna kadar bir kulüpte takılmışlar. | Open Subtitles | 00، وتسكّعوا معاً في النادي الليلي حتى بزوغ الفجر. |
Babam evde hiç küfür etmezdi yani onu böyle küfür ederken görmek kendimi özel bir kulüpte gibi hissettirdi. | Open Subtitles | لم بكن أبي يتقول كلاماً سيئاً في المنزل لذا عندما سمعته شعرت كأنني في نادٍ سرّي |
Vergi kayitlarina göre su an Atlantic City'deki bir kulüpte çalisiyor. | Open Subtitles | تظهر سجلات الضرائب انها تعمل حاليا في ناد , في اتلانتيك سيتي |
Sadece Paris'e gitmiş olduğumuza ve tüm zamanımızı Marey'deki izbe bir kulüpte geçirdiğimize inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع التصديق اننا كنا في باريس سوية وقضينا كل الوقت في ملهى في ماريه |
Geldiğinizden beri merkezdeki bir kulüpte vurulma olayı oldu ve Küçük Havana'da yaklaşık 20 bölgeyi ihlal ettim. | Open Subtitles | مذ وصولكما الى هنا وبدأ اطلاق نار في ملهى وسط المدينة وتم تقديم ما يقارب على 20 قضية تعدي على ممتلكات عامة |
Beni bir kulüpte şarkı söylerken gördü. Öyle tanıştık. | Open Subtitles | رآني أغني في ملهى وقد تعارفنا بهذا الشكل |
bir kulüpte telefonum çalındı, şimdi de kayboldum. | Open Subtitles | لقد سرق هاتفي في ملهى ليلي و الآن ضللت طريقي. |
Marquee. Yanlış. Cumartesi günü asla bir kulüpte görülmemelisiniz. | Open Subtitles | خطأ، يجب أن لا تكونوا في نادي ليلي ليلة السبت |
Porto Grande'de bir kulüpte şarkı söylüyor. | Open Subtitles | الغناء في نادي بورتو في غراندي. |
Eğer bir adam ile bir kulüpte ya da spor salonunda karşılaşırsam: "Bak, eminim çok iyi birisindir." | Open Subtitles | إن إلتقيت رجلاً في نادي أو صالة رياضة: "أنا واثق من أنك لطيف، |
Şehirdeki bir kulüpte düğün prova yemeğine katılıyorlar gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنهم يحضّرون لبروفة عشاءِ زواجهم. في النادي الريفي. |
Yani bir kulüpte çalıyorsun ve sana ödeme yapıyorlar. | Open Subtitles | أنّكِ غنّيتي في النادي ودفع لكِ بعض الأشخاص من أجل أن تُغنّي هناك |
Hep yerli halk oyunu denemek istemişimdir, bu yüzden bende bizim için bir kulüpte rezervasyon yaptırdım. | Open Subtitles | لقد أردت دائما في محاولة الرقص خط البلاد، لذلك أنا جعلنا هذا التحفظ في النادي. |
Squash* oynayabildiği veya yiyebildiği bir kulüpte. | Open Subtitles | إنه في نادٍ ما ، حيث يُمكنك أن تأكل الإسكواش أو تلعب الإسكواش |
Örneğin, patronunla bir kulüpte 9.45'e kadar ne yapıyordun? | Open Subtitles | مثلاً، ماذا كنت تفعلين في نادٍ ما معمديركحتى... العاشرة إلا الربع ... |
Edinburgh adındaki bir kulüpte. 8. ve 54. caddenin arasında. | Open Subtitles | في ناد يسمى إدنبرة عند تقاطع الشارع الثامن و الخامس و الأربعين |
Itaewon'da bir kulüpte merdivenlerde bilinçsiz halde bulunmuş. | Open Subtitles | وُجِدَ غير واعٍ على سلالم نادي في إيتوان |