Charles besin zincirinin Dünyadakiler için olduğu kadar dünya dışı yaşam için de var olan bir kuvvet olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | يعتقد تشارلز أن السلسلة الغذائية هي مجرد حقيقة من أجل قوة حياة الكائنات الفضائية كما هو الحال بالنسبة الى الأرضيون. |
Görüyorsunuz ki, hepimiz kütleçekimin tek bir şey yapan bir kuvvet olduğu fikrine alışkınız, cisimleri birbirine çektiği fikrine. | TED | كما ترون ، فقد تعودنا ان الجاذبية هي قوة تفعل شيئاً واحداً فقط تسحب الاشياء مع بعضها |
Newton der ki; duvar da size karşı eşit ve ters bir kuvvet uygular. | TED | وقانون نيوتن ينص على أن الجدار سيبذل قوة في الإتجاه المعاكس مساويه و معاكسة |
"Eğer fazladan bir kuvvet daha tanımlamak istiyorsam, belki fazladan bir boyuta daha ihtiyacım vardır." | TED | حيث قال: إن كنت أريد شرح قوة إضافية أخرى، ربما أحتاج لبعد إضافي آخر. |
Aynı zamanda dinin aşırıcılığa karşı baskın bir kuvvet olmasına ihtiyacımız varken o, ikinci bir tehlike akımıyla uğraşıyor, buna dini rutin-cilik diyorum. | TED | في نفس الوقت الذي نحتاج فيه للدين لنكون قوة تواجه التعصب، فهي تعاني من توجّه خبيث آخر، ما أسميه حركة التضامن الدينية. |
O, doğru kullanılmadığında deflasyona neden olan bir kuvvet. | TED | هي قوة إنكماشية إذا لم يتم التعامل معها بصورة صحيحة. |
Hala küçük bir kuvvet. Tahminen biraz daha adam bekliyorlar. | Open Subtitles | -مازالوا قوة صغيرة و افترض انهم ينتظرون مزيدا من الرجال |
Bu görüşe göre gezegenleri Güneş'in çevresinde tutan bir kuvvet olmalıydı. | Open Subtitles | وهذا يؤكد اعتقاده القديم أنه توجد قوة ما فى الشمس تجعل الكواكب متصلة بها |
Evrende güçlü şeytani bir kuvvet var ve bu Kanal 8'de yaşıyor. | Open Subtitles | هنالك قوة شر مظلمة في الكون. وتعيش في القناة الثامنة. ولقد رأيت ذلك بعيني، |
Eminim iyi silahlanmış bir kuvvet bu işi başaracaktır. | Open Subtitles | و أن على يقين أن قوة مسلحة جيدا يمكنها النجاح فى المهمة |
Mıknatıslar farklı bir kuvvet taşırlar, elektromanyetik kuvvet. | Open Subtitles | المغناطيسات تحمل قوة مختلفة, القوة الكهرومغناطيسية. |
Los Angeles Polisi ve Şerif'in oluşturduğu gönüllü bir kuvvet. | Open Subtitles | من الشرطة المحلية و قوة الدفاع ومن مكتب الضابط |
Yeraltına inen su, yeni ve daha aşındırıcı bir kuvvet sergilemeye başlar. | Open Subtitles | فيالوقتنفسهتحت الأرض، تأخذ المياه قوة جديدة أكثر تأكلية. |
Tenis topuyla böylesine bir hasar verebilmek için bayağı büyük bir kuvvet uygulanması gerekir. | Open Subtitles | لا بأس به من قوة أن تسبب أن الكثير من الضرر مع كرة التنس. |
Sadece bir koloni adına değil, tüm 13 koloni adına hareket eden bir kuvvet! | Open Subtitles | أي يمثل قوة ليس لمستعمرة واحدة ولكن لـ 13 مستعمرة |
Antik çağlarda, sadece "kader" hariç, Zeus'tan daha güçlü bir kuvvet yoktu. | Open Subtitles | في الماضي لم تكن هناك قوة أعظم من زيوس إلا شيء واحد القدر |
Bu bağlamda, hesaba katılması gerek bir kuvvet olabilir. | Open Subtitles | في الامتحان الحقيقي قد يكون قوة لا يستهان بها |