Besteci olarak onun hedefi ton yapısından uzak bir müzik yapmaktı. | TED | وكان هدفه كمؤلف هو تأليف موسيقى تحرر الموسيقى من البنية النغمية. |
Arkadan uğursuz bir müzik çalıyor, cerrahın yüzünden dökülen boncuk boncuk terler. | TED | موسيقى حزينة تشتغل في الخلفية قطرات من العرق تنزل من وجه الجراح |
Yani tam olarak gezegenlerin gökyüzündeki hareketlerinin uyumlu bir müzik yarattığını düşünüyordu. | TED | ولقد اعتقد حقًا أن حركة الكواكب في الكرة السماوية تنشئ موسيقى متناغمة. |
Sık sık org çalıyorum. Geçen ay bir müzik dinletim vardı. | Open Subtitles | أعزف الأرغن في أغلب الأحيان الشهر الماضي كان عندي حفلة موسيقية |
Bir, düzenli müzik mesailerine çağrılanların hepsi bir müzik enstrumanı çalmaktan hoşlanıyor olmalı. | Open Subtitles | واحد: كلّ أولئك إعتادوا علي الإعياء الموسيقي المنتظم سيلزم للعب علي آلة موسيقية |
Onlara gerçekten nasıl yazacağını ve besteleyeceğini öğreten bir müzik programı nasıl olur? | TED | ماذا عن برنامج موسيقي يمكن في الحقيقة أن يعلمهم كيفية كتابة وتأليف الموسيقى. |
Parça 665, bayanlar ve baylar laterna şeklinde bir müzik kutusu. | Open Subtitles | أما القطعة 656 سيداتي سادتي صندوق موسيقى على هيئة أرغن يدوي |
Daha önce işittiğimden çok daha farklı bir müzik vardı. | Open Subtitles | لقد كانت أغنية تختلف عن أي موسيقى أعرفها من قبل |
Üniformalılar Alki'den bir eve girmişler ve neredeyse bir müzik hocasını vuruyorlarmış. | Open Subtitles | يونس, قد ركل باباً فى منطقه آلكى كاد أن يقتل مدرّس موسيقى |
Adını Grunge'dan daha çok hak eden bir müzik türü var mı? | Open Subtitles | هل سبق و كان هناك نوع موسيقى مسمى بجدارة أكثر من الجرونج؟ |
Aslında, bu sadece bir matematikçinin besteleyebileceği bir müzik. | TED | في الواقع هي موسيقى لا يكتبها إلا عالم رياضيات. |
Kirby Ferguson ve JT: Remix: Eski müzikten yaratılan yeni bir müzik. | TED | كيربي فيرجوسون و جى تي: الريمكس هو موسيقى جديدة تم إنشائها من موسيقى قديمة. |
7 yıl öncesinde öldürülene kadar yerel bir müzik gurubunda assolistmiş. | Open Subtitles | كانت المُغنية الرئيسية لفرقة موسيقية محلية حتى قُتلت قبل سبع أعوام |
Evet, ben 13 yaşındayken. bir müzik grubundan falan bahsettiğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | أجل، أجل، حين كنت في الـ13، وخلتك تتكلمين عن فرقة موسيقية. |
Her bir boncuk, her bir renkli şerit, aynı zamanda bir müzik notası gibi okunabilecek bir hava elemanını temsil ediyor. | TED | كل خرزة لوحدها، كل شريط ملون لوحده، يمثل عنصرا من الطقس يمكن أن يقرأ كذلك كنوتة موسيقية. |
Peki, eğer tekrarlar ve desenler güzelliyin anahtarıysa, desenlerin olmadığı bir müzik nasıl olur? Tekrarlar olmayan sade bir müzik kulağa nasıl gelir? | TED | فإن كان التكرار والأنماط هي سر الجمال، فكيف سيبدو غياب الأنماط، إذا ألفنا مقطوعة موسيقية لا تحوي أي تكرار؟ |
Hiç bir müzik eğitimi almamış ama harika olan bir jaz müzikçi gibi. Matematiğe özel bir ilgisi var | TED | هي مثل ذلك الصديق عازف موسيقي الجاز والذي لم يدرس الموسيقى أبداً، لكنه موسيقي رائع. لديها مجرد إحساس بالرياضيات. |
Bu iki şeyin birleşimi bu tür salonlara daha farklı bir müzik türünün daha iyi uyduğu anlamına geldi. | TED | إندماج هذين العاملين معاً كان يعني أن نوعاً مختلفاً من الموسيقى سيتلائم بشكل مثالي مع هذا النوع من القاعات. |
New York, benim için güzel bir müzik gibidir. Çünkü zorludur. | Open Subtitles | بالنسبة لي فان نيويورك هي مكان أفضل للموسيقى لأنها أكثر قسوة |
Pekala, müzik çal, mikrofonu bastıracak herhangi bir müzik çal. | Open Subtitles | حسناً، ضعي أي أغنية أخرى كانت و أغلِقي مُكبّر الصوت |
Eğer görevin bir müzik kutusunda iyi olup olmadığını görmekse hepimiz bundan yararlanabiliriz. | Open Subtitles | إذا كانت مهمتك أن ترى أي شيء ستقوم بعمل فني مذهل أستفدنا كلنا |