Çok uzun zaman önce adını duymadığım bir müzisyen tarafından çizilmiş. | Open Subtitles | قام برسمها موسيقي ما، لم أسمع به يومًا منذ ملايين السنين |
Kolaydan başlayalım, basit bir durumu ele alalım: Her bir müzisyen için dört enstrüman ve en fazla iki tahmin olsun. | TED | لتبسيط المسألة، سنضرب مثلا بحالة مبسّطة هناك 4 أدوات ويحق لكل موسيقي تخمينين فقط |
Depresyona girmiş bir general, politikacı, ekonomist; minör tonlarda bir müzisyen, karanlık renklerde bir ressam olabilirsiniz. | TED | قد تكون لواء أو سياسي أو اقتصادي مكتئب أو موسيقي في نغمة منخفضة أو رسام بـألوان قاتمة |
Bana herhangi bir müzisyen olduğumu söyleme. | Open Subtitles | لا تخبرني إني كُنت ببساطه أي موسيقي لا يُذكر |
bir müzisyen... | Open Subtitles | انه موسيقار. يعزف على الكثير من الآلات. |
- Burada daha üstün bir müzisyen var. | Open Subtitles | لم نسمعك تعزف منذ وقت طويل ــ لديك هنا أفضل موسيقي |
Sen bir müzisyensin, biliyorum, çalışan bir müzisyen ama bir daha sakın turneyi yuvamıza getirme. | Open Subtitles | اعلم انك مغني ، موسيقي عامل لكن لا تجلب الطريق الى بيتنا مرة اخرى |
Çok iyi bir dostumla tanışmanı istiyorum o beraber çalıştığım bir müzisyen. Bu Gary Sheller. | Open Subtitles | مرحباً ميلوديا اود ان اعرفك على صديق لي , موسيقي , جاري شالر |
Kesinlikle eşcinsel olmayan bir müzisyen benim sevgilimin kanepesinde yatacak. | Open Subtitles | شاب موسيقي ليس شاذا ينام على أريكة صديقتي |
bir müzisyen, bir şair kimsenin yapmadığı paralel park işini yapabilir. | Open Subtitles | إنه موسيقي وشاعر وهو بارع جدا في ركن السيارة بالتوازي |
Beş mil ötede yaşıyor, anne. bir müzisyen. | Open Subtitles | إنه يعيش على بعد خمسه أميال من هنا أمي، إنه موسيقي. |
Bugün yanlarında Tyler Richmond var, yetenekli bir müzisyen ve büyük bir sanat eğitimi savunucusu. | Open Subtitles | ومعهم اليوم تايلور ريتشموند موسيقي موهوب ومؤيد كبير للفنون التعليمية |
Zengin bir müzisyen, sürekli turneye çıkıyor, bağlanmıyoruz. | Open Subtitles | تعلمون، إنه موسيقي غني، يخرج في الكثير من الجولات، لا ارتباط. |
Harika bir müzisyen olan Rahman'la çalıştığımda, ona çoğunlukla "Senaryonun zaten söylediklerini takip etme. | TED | لهذا عندما أعمل مع راهمان وهو موسيقي عظيم، كثيرا ما أقول له: "لا تتبع ما يقوله النص. |
Babanla ben 15 yıldır ünlü bir müzisyen olma heveslerine artık bir son vermen gerektiğine karar verdik. | Open Subtitles | والدك و أنا قررنا... أنه قضاء 15 عاماً حتي تكون موسيقي مشهور وقت طويل للغاية. |
Sabıka kaydı olmayan, ve çıkış yapan bir müzisyen. | Open Subtitles | إنه موسيقي رحال وليس له سجل إجرامي |
Hayır. Hayır, sizin keman için düşündüğüm alıcı bir müzisyen. | Open Subtitles | لا, الشخص الذي طلب الكمان هو موسيقي |
Jos'a sor. O bir müzisyen, beni almaya geldi. | Open Subtitles | اسأل جوس وهو موسيقي لقد جاء لتوصيلي |
Beni Vicodin bağımlısı olan, külüstür kamyonetli bakır tel çalan ezik bir müzisyen olarak hayal etmek Lily'de ağır tahrik yarattı. | Open Subtitles | اتضح ان تخيلها لي وكأني موسيقي فاشل مدمن على الفايكودين و لدي عربة مهترئة وكنت اسرق اسلاك نحاسية حقا يثير "ليلي" جنسياً |
bir müzisyen. | Open Subtitles | انه موسيقار. |