Ağırlığım öyle bir noktaya geldi ki böyle kilo almaya devam edersem 20'li yaşlarımı göremeyebilirim. | Open Subtitles | وصلت الى نقطة حيث وزني لو استمريت في زيادة الوزن هكذا سأموت تقريبا بحلول عمر20 |
Bu durum yıllar boyunca sürdü, sonunda öyle bir noktaya geldi ki, çıkıp sadece şunu dedim: | Open Subtitles | أنت تعرف، ذهب هذا لسنوات ووصل الأمر إلى نقطة حيث أنا فقط قلت له |
Öyle bir noktaya geldi ki hatunuma dedim ki, | Open Subtitles | وصلت الى نقطة حيث قلت سيدتي، انا قلت، |
Ağustos ayında durum öyle bir noktaya geldi ki kimse oraya gitmek istemiyordu ve bunun üzerine Janet arkadaşı Charlotte'u aradı. | Open Subtitles | بحلول شهر أغسطس، وصلت الى نقطة حيث كان كل شيء حتى محرجا... ... أن لا أحد يريد أن يعود. وهذا هو عندما دعا جانيت صديقتها شارلوت. |