Şimdi, bütün bunlar olurken, elinde küçük Bir not defteri tutuyordu bazen defteri açıp sayfalarını çeviriyordu ve bir şeylere bakıyordu. | TED | طوال تلك المدة كان يحمل مفكرة صغيرة ويفتحها من وقت لآخر ويقلب في الصفحات وينظر إلى شيء ما |
Mantosunun cebinden Bir not defteri çıkardı ve enine doğru bir çizgi çizdi. | Open Subtitles | أخرج مذكرة من جيبه وكانت مفكرة كبيرة نوعًا ما |
Son alışveriş macerasında birkaç şekerleme, bir şişe soda ve Bir not defteri almış. | Open Subtitles | في آخر رحلة تسوقية قطعتين حلوى , قنينة من المرطبات و مفكرة |
Yani kendini öldürmek istediği günün sabahında, Bir not defteri mi satın almış? | Open Subtitles | إذا هو يبتاع مفكرة في اليوم الذي يحاول فيه ان ينتحر ؟ |
Yanımda hep Bir not defteri taşırdım, güya ilham gelirse bir şeyler karalamak içindi, ama gerçek şuydu ki sürekli bir şeylerle meşgul olmak zorundaydım, çünkü hareketsiz kaldığım anlarda, tekrardan saniyeleri saymaya başlıyordum. | TED | دائمًا ما أحمل مفكرة معي، بدعوى أنها لتدوين الأفكار في لحظات الإلهام، ولكن في الحقيقة أنني احتجت أن اكون دائمة الحركة، لأنه في لحظات السكون، أجد نفسي أحصي الثواني مرة أخرى. |
Ufak Bir not defteri. | Open Subtitles | مفكرة صغيرة مليئة بالملاحظات المبعثرة |
Yanında da Bir not defteri ve tersden çalışan bir kalem hediye üstelik. | Open Subtitles | أيضاً تأتي مع مفكرة وقلم يعمل بالمقلوب |