Birisi, bir otel odasında fotoğraflarını çekmiş ve sen hap kullanıyorsun. | Open Subtitles | شخص ما التقط صور لك في غرفة فندق وأنت تتعاطى المخدّرات |
Cannon'ın bir otel odasında bir öğrenci ile görülmesi kovulması için yeterli olmalı | Open Subtitles | مجرد القدوم لمقابلة طالب في غرفة فندق لابد أن يكون كافيا لطرد كانون |
Portland'da bir otel odasında tek başına, arkadaşsız, yalnız başına oturmak... | Open Subtitles | جالسا في غرفة فندق في بورتلاند بمفردك تماما، بلا أصدقاء، وحيدا |
Bense bir otel odasında onun kız kardeşini becerdim. | Open Subtitles | وخنتها من ورائها مع أختها في غرفة الفندق |
bir otel odasında bileklerini kesti Khao San Caddesinde. | Open Subtitles | بلى, لقد قطع معصميه فى غرفة الفندق فى شارع كاو سان |
bir otel odasında, yastıksız, perdesiz, TV'siz. | Open Subtitles | فى غرفة بفندق بلا وسائد، أو تليفزيون أو ستائر |
600 mil uzakta Melbourne'de hayata gözlerini yumduğunda ben Sydney'deki bir otel odasında duş alıyordum. | TED | كنت استحم في غرفة في فندق في سيدني في الوقت الذي ماتت فيه على بعد 600 ميل في ميلبورن. |
Vay, beni bir otel odasında seks yapmadan evvel terk edip giden ilk erkek de buradaymış. | Open Subtitles | حسناً,أليس أنت الرجل الوحيد, الذي رحل عني بغرفة الفندق قبل ممارسة الجنس |
Ben, bir otel odasında fahişe beklediğini karına söylemeyecek olan kişiyim. | Open Subtitles | أنا التي لن تخبر زوجتك أنّك بغرفة فندق بإنتظار عاهرة. |
Buffalo'da olmaktan kötü bir şey varsa o da bir otel odasında parmağını göt deliğine daha ne kadar sokabileceğini öğrenmeye çalışmaktır. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يعد أسوء من التواجد في بافلو هو التواجد في غرفة فندق محاولاً إيجاد إلى أي مدى تستطيع إدخال أصبعك |
Boston'da bir otel odasında uyandım, aklımda tek şey vardı: Diş ağrısı. | TED | أستيقظ في غرفة فندق في بوسطن ولا أفكر سوى بشيءٍ واحد ألم أسناني. |
Ama çok romantik tanımadığın biriyle bir otel odasında Bulunmak çok heyecan verici. | Open Subtitles | لكن من الرومانسي أن تقابلي شخصاً لا تعرفيه في غرفة فندق |
FBI' ya göre ölü bulundu iki gün önce bir otel odasında. | Open Subtitles | انهم وجدوا جثته اول امس في غرفة فندق في الصباح الباكر |
- Seninle bir otel odasında kalamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أبقى في غرفة فندق معك؟ لمَ لا؟ |
Ben Gruber' in arkadaşı beş gün önce New York City'de bir otel odasında vurulmuş olarak bulundu | Open Subtitles | شريك بن غروبر وجد ميتا من اثر طلقات في غرفة فندق في نيويورك قبل خمسة أيام |
Bütün gün bir otel odasında kalıp vide oyunu oynamaktan başka bir şey yapmadık. | Open Subtitles | مكثنا في غرفة الفندق طوال الوقت ولعبنا بالعاب الفيديو |
- Evet, bir keresinde bir otel odasında taratmıştım. | Open Subtitles | أتعرف، لقد تفقدته ذات مرة .في غرفة الفندق |
Bilirsin, soğuk ve sisli olacak. Tüm gün bir otel odasında kalacağım. | Open Subtitles | أتعلمين، سوف يكون هناك صقيع و ضباب و سأكون فى غرفة الفندق كل يوم |
Lobos ve bir çanta dolusu parayla bir otel odasında oturuyorum. | Open Subtitles | أنا فى غرفة بفندق مع لوبوس اللعين وحقيبة مليئة بالأموال |
Dediklerine göre... Gazetede onun bir bir otel odasında bulunduğu yazıyordu...parçalanmış olarak. | Open Subtitles | حسنا ، لقد قالوا ، حسنا ، الجريدة قالت أنها وجدت في غرفة في فندق |
Eğer bir otel odasında olsaydık ve sen de oda servisinden bir şey isteyebilecek olsaydın çikolatalı pasta, çilek ya da sıcak bal. | Open Subtitles | لو كُنا بغرفة الفندق و كانَ لكِ أن تطلبى شيءً من خدمات الغرف. أستكونكعكةالشيكولاتة،أم مخفوقالفراولة، أم العسل الدافيء؟ |
Ajanlar içeri girdiğinde Felipe Lobos'la bir otel odasında duruyordu. | Open Subtitles | لقد كان جالساً بغرفة فندق مع فليبى لوبوس حينما دخل العُملاء للغرفة |