ويكيبيديا

    "bir otobüste" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • في حافلة
        
    • على حافلة
        
    • متن حافلة
        
    • فى حافلة
        
    • حافلة و
        
    Noel arifesinde, hiçbir yerin ortasında bir otobüste ne yapıyordun? Open Subtitles ما الذي تفعلينه في حافلة في وقت الاحتفال بالعام الجديد؟
    Filmlerimi bir otobüste And Dağları'nı geçerken nasıl montajlayabilirdim? TED كيف أحرر أفلامي في حافلة عابرةً جبال الأنديز؟
    Paul ise Florida'da bir bataklıktaki bir otobüste büyüdü. TED وبول تربّى في حافلة في مستنقع في فلوريدا
    Yeni bir biyolojik silahın testleri Outback'de turistlerle dolu bir otobüste yapılmış. Open Subtitles اختبار تشغيل على الصيغه التجارية الجديدة للأسلحة البيولوجية على حافلة للسياح في المناطق النائية
    bir otobüste yakalanmış. Open Subtitles لها القبض عليهم كما حصلت على حافلة.
    Ve benim sayemde hapishaneye doğru giden bir otobüste değilsin. Open Subtitles والسبب أن لست على متن حافلة السجن هو بسببي .
    Dolu bir otobüste boru tipi bomba patladı ve yalnızca iki kişi mi öldü? Open Subtitles قنبلة انبوبية فى حافلة مدينة مزدحمة و قتل اثنان فقط ؟
    - Peru Antropoloji Enstitüsü'nde profesör olan bir arkadaşım, etrafı Tarantilla çetesiyle çevrili bir otobüste onu gördükten sonra hemen bana telefon etti. Open Subtitles هناك بروفيسور صديق لي من معهد البيرو لعلم الإنسان قام بالإتصال بي بعدما قام بإكتشاف مكانها على حافلة و محاطة بغوريلات تارانتيا
    konuşmaya devam ediyoruz. 2012 yılında, Delhi’de hareket hâlindeki bir otobüste toplu tecavüzden sonra tacizin gerçek sebeplerini öğrenmek istedim. TED بعد عام 2012، وبعد حادثة الاغتصاب الجماعي في حافلة متنقلة في دلهي، أنا فعلا أردت فهم جذور المعاملة السيئة
    Bu gemide hep beraberiz, sadece heyecanlanıp kendini bir otobüste havaya uçuran tek bir adamdan bahsetmiyoruz. TED بحيث يشملنا جميعاً وليس من منظور شخص يشعر بالنشوة ومن ثم يفجر نفسه في حافلة ركاب
    Sen farklı bir okula gittiğin için başka bir otobüste olacaksın. Open Subtitles أنتَ في حافلة مختلفة لأنكَ في مدرسة مختلفة
    Doğru, bu yüzden seni ülkeden kaçarken bir otobüste yakaladık. Open Subtitles صحيح، وهذا هو سبب وجودك في حافلة لمغادرة البلاد
    Bu kayıp teknoloji devi liderinin köpeğiyle ilgiliyse bir otobüste bulunduğunu duydum. Open Subtitles إن كان هذا بخصوص كلب التقني المليونير المفقود، سمعت أن أحداً عثر عليه في حافلة
    Gelen polis olmadı. Ama burada köpeğin, adamın onu almaya dükkana geldiği gün bir otobüste bulunduğu yazıyor. Open Subtitles لكن كما هو مكتوب هنا وذات يوم في حافلة المدينة عثر على الكلب
    - Peru Antropoloji Enstitüsü'nde profesör olan bir arkadaşım, etrafı Tarantilla çetesiyle çevrili bir otobüste onu gördükten sonra hemen bana telefon etti. Open Subtitles هناك بروفيسور صديق لي من معهد البيرو لعلم الإنسان قام بالإتصال بي بعدما قام بإكتشاف مكانها على حافلة و محاطة بغوريلات تارانتيا
    Houston'a doğru giden bir otobüste. Open Subtitles " على حافلة ذاهبة إلى " هيوستين
    I-85'te Florida üzerinden batıya giden bir otobüste. Open Subtitles إنها على متن حافلة متجهة غرباً صوب فلوريدا
    Biraz aklım olsa, şimdi Tarafsız Bölge'ye giden bir otobüste olurdum. Open Subtitles لو كنتُ ذكيًا، لكنتُ الآن على متن حافلة متجهه إلى المنطقة المحايدة
    Her gece farklı bir şehirde olmak, bir otobüste yaşamak mı? Open Subtitles ولكن كل يوم فى بلدة ، والحياة فى حافلة ؟
    - Hala bir otobüste mi yaşıyorsun? Open Subtitles هل مازالت تعيش فى حافلة ؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد