Marjorie, seninle ben maalesef bu ikisinin düzenlediği iğrenç bir oyunun piyonlarıyız. | Open Subtitles | أننا أنا وأنتِ كنّا بيادق في لعبة مريضة يقوم بها هذان الاثنان. |
Diğer çocukların oynayamadığı bir oyunun kazananıydım. Anatominin anlaşılmayan çocuğuydum, sorulan ama cevap verilmeyen bir soru, garip bi velet ve mahcup bir kız arasındaki ince çizgi. 12 yaşıma geldiğimde, artık erkek tarafım pek şeker sayılmazdı. | TED | كنت الفائزة في لعبة لا يستطيع أحد آخر أن يلعبها، كنت شيئا غامضا في عالم التشريح، سؤال لم يٌجب عليه، متأرجحة بين كوني ولدا أخرقا أو بنتا خجولة، عندما بلغت 12، لم يعد شكل الولد جذابا كما كان. |
Onun gözüne hepimiz koca bir oyunun parçalarıyız. | Open Subtitles | بالنسبة له نحن جميعاً مثل قطع في لعبة كبيرة واحدة. |
bir oyunun içindeler ve onları nasıl çıkaracağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | إنهم يلعبون في لعبة فيديو و لا أعرف كيف أقيفهم |
O bana zarar vermeye çalışıyor. Sen sadece büyük çaptaki bir oyunun piyonusun. | Open Subtitles | إنّه يهدف لإيذائي، وما أنت إلّا بيدق في لعبة أكبر بكثير. |
Bak. Gerçek şu ki, sen artık oynamak istemediğim bir oyunun piyonuydun. | Open Subtitles | الحقيقة أنّك كنت بيدقًا في لعبة فقدت اهتمامي بلعبها الآن. |
Ama onlar bizi kısa vadeli bir oyunun içine soktular sen de orada; | Open Subtitles | دفعوا بنا في لعبة قصيره وأنت كنت تجلس مثل... |
Bir arabulucu, tarafların kabul ettikleri dışında kuralı olmayan bir oyunun hakemi gibidir. | Open Subtitles | وسيط هو من نوع حكم في لعبة مع أي قواعد , بإستثناء تلك التي وافقت من جانب الأطراف المعنية . |
Biz sadece aptal bir oyunun içine düştük. | Open Subtitles | لقد زج بنا في لعبة غبية. |
Çok daha büyük bir oyunun piyonusun sadece. | Open Subtitles | انت فقط "حجر شطرنج" في لعبة اكبر |
Hiç anlamadığın konularda oynatıldığın bir oyunun parçasısın. | Open Subtitles | في لعبة لن تفهميها |