Vali, nehir kıyısına bir park inşa etmek istediğini söylemişti. | Open Subtitles | العمدة لم يقل أنّه يريد بناء حديقة على الواجهة البحرية |
Siz bakınca güzel bir park görebilirsiniz, ama herkes görmüyor. | TED | قد تشاهد حديقة جميلة، لكن ليس الجميع يفعلون ذلك |
Yirmi beş yıl önce genç bir delikanlıyken bayağı iyimserlikle, Oakland, California'da bir park tasarlamak istedik, evsiz insanlar için. | TED | قبل 25 عامًا، عندما كنتُ طفل صغير، متفائل جدًا، أردنا تصميم حديقة في وسط مدينة أوكلاند، كاليفورنيا للأشخاص المشردين. |
20 yaşındayken bir park yerine doğru sürüyordum ve bir su birikintisi gördüm. | TED | عندما كنت في العشرين من العمر، كنتُ أقود عبر موقف حافلات ورأيتُ بركة مياه. |
Her tür ortamda kurulabilir, asfalt bir park alanına, çayıra ya da tarlaya, çünkü kurulması için özel bir mekanizmaya ya da alete gerek duyulmuyor. | TED | إذ يمكن وضعها في أي بيئة من موقف سيارات إسفلتي ، إلى المراعي و الحقول، لأنه لا يتطلب تركيبا خاصا، أو أدوات خاصة. |
Hindistanda bir Başbakana ilk kez bir park cezası kesilmişti. | TED | وكانت هذه أول مرة في الهند بأن يعطى رئيس الوزراء مخالفة وقوف سيارة. |
Annenle babanın telefonundaki resmine bakarak durumlarının iyi olduğunu söyleyebilirim, park fişine de bakacak olursak hiçbir kardeş öyle doğru düzgün bir park alanı bile olmayan bir yere gömülmez. | Open Subtitles | تقول انهم أثرياء لايمكن ان يدفنو شقيقك في مقبرة كهذه مكان حتى لا يحتوي على مكان مخصص لوقوف السيارات |
Gece göğü, doğal bir kaynak gibi, oraya seyahat etmek zorunda kalmadan ziyaret edebileceğiniz bir park gibi. | TED | فسماؤنا الليلية تشبه موردًا طبيعيًا، كما لو أنها متنزه يمكنك زيارته بدون الانتقال إليه. |
Kışın ortasında, dışarısı gerçekten dondurucu olduğunda, gitmek isteyeceğiniz son yer dışarıda bir yer veya dışarıda bir park olur. | TED | في منتصف الشتاء،وحين تشتد البرودة في الخارج، آخر مكان تفكر في الذهاب إليه فضاء أو حديقة في الخارج. |
Diğer yanda ise, ...gölgeler içinde bir park vardı. | Open Subtitles | وعلى الجانب الآخرِ كان هناك حديقة ظليلة. |
Bu, adam bir park. Sen Tanrı'nın yeşil toprak kontrol edemez. | Open Subtitles | هذه حديقة يا رجل ، لا يمكنك السيطرة على أرض الله الخضراء |
Parkta yürümek gibi olacak... çok korkunç bir park... beni öldürmeye çalışan canavarlarla dolu. | Open Subtitles | سأمشي في الحديقة حديقة مخيفة جدا مَلأتْ بالوحوشِ الذيين يُحاولُون قَتْلي. |
bir park yapmaktan daha iyi çünkü bizler iş yaratıyoruz. | Open Subtitles | اتعلمين, هذا أفضل من بناء حديقة, لاننا... لاننا نخلق وظائف |
Evlerimizin birbirine çok uzaktı ama ikisinin ortasında harika bir park vardı. | Open Subtitles | منزلي و منزلها كانا يبدوان متباعدين جداً وقتها لكن كانت هناك حديقة جميلة بينهما |
Bir tane sanat merkezi var, manzaralı yürüyüş parkuru olan ve kanoya binilebilen bir park, sayılamayacak kadar çok spa merkezi, vee Plainsboro Gözlemevi. | Open Subtitles | هناك مركز للفنون حديقة مع بعض المناظر الطبيعيّة الخلاّبة فيها مسارات للمشي والتجديف ومنتجعات رفيهة |
Meğer ortada bir park tartışması yokmuş. | TED | واتضح أنه لا يوجد خلاف بخصوص موقف السيارات. |
ABD'deki mahkumların ortalama bir park yerinden daha küçük tecrit hücrelerinde tutulabilecekleri gerçeği gibi. | TED | حقائق مثل أن المسجونين في أمريكا يمكن أن يوضعوا في غرف حبس انفرادي أصغر في الحجم من مساحة موقف السيارة العادي. |
Burada her yerde arabaların bulunduğu kalabalık bir park alanı var. | TED | إذا عندنا هنا موقف سيارات مزدحم والسيارات في كل مكان. |
Ve iki haftasını, gün be gün iyi bir park yeri fırsatını kaçırdığını düşünerek geçiriyor. | TED | ويقضي أسبوعين وهذه الفكرة تدور في رأسه وهو يضيع الفرصة، يوماً بعد يوم، للحصول على موقف سيارة جيد. |
Küçük bir kuş bana senin ödenmemiş bir park cezan olduğunu söyledi. | Open Subtitles | طائر صغير أخبرني: أنَّ لديك مخالفة وقوف سيارة غير مدفوعة. |
- Epey güzel bir park yeri olmalı. | Open Subtitles | أوه، انا يجب كان بعض أماكن لوقوف السيارات. |
bir park Avenue doktoruyla evli. Ve bu onun için çok sıkıcı. | Open Subtitles | هي متزوّجة من طبيب درب متنزه وذلك مملّ جدا لها. |