Yalıtılmış bir sözcük, veya bir tasarımın ayrıntısı pekala anlaşılabilir. | Open Subtitles | كلمة معزولة، أو تفصيل من تصميم من الممكن أن يُفهم |
Evimizde biri saldırıya uğradı ve bunun hakkında tek bir sözcük bile söylemedin. | Open Subtitles | إعتُدي على شخص ما في منزلنا لم تقل أي كلمة حول ذلك الموضوع |
Bu hafta kelime hazinesinde bir sözcük vardı hoşuma gitti. | Open Subtitles | حسنا, لقد كانت كلمة هذا الأسبوع, وأنا نوعا ما أحببتها. |
Ama diyeceğim şu ki, inkar, sevdiği birinin ölümüyle yüzleşen kişinin yaşadıklarını tasvir etmekten çok ama çok uzak bir sözcük. | TED | ومع ذلك سأقول لكم ان النكران ليست كلمة قوية كفاية لوصف ما عانيناه أنا وهؤلاء الذين يواجهون موت احبائهم |
İngilizce konuşan herkes neyin bir sözcük olduğuna ya da olmadığına beraber karar verebilir. | TED | كل الأشخاص الذين يتحدثون الإنجليزية، هم من يحددون معًا ما الكلمة وما التي ليست بكلمة. |
EDI: Robot. 1921'de bir bilim kurgu öyküsünde, Çek oyun yazarı Karel Čapek tarafından uydurulan bir sözcük. | TED | الروبوت: كلمة صيغت سنة 1921 في إحدى قصص الخيال العلمي التي كتبت من الكاتب المسرحي التشيكي كاريل كابيك. |
Yalnızca konu rock müziğe geldiğinde ırkçı oluveren rock'çılar sürekli bu iddiayı kullanır — Böyle bir sözcük var. Gerçek bir sözcük. | TED | عاشقو الروك، الذين هم متعصبون فقط لموسيقى الروك، يستخدمون باستمرار الحجة ل ـــ تلك كلمة صحيحة ، تلك كلمة صحيحة. |
Kendisine göre, bir duyguyu tanımlayan yeni bir sözcük öğrendiğimizde yeni hisler de beraberinde geliyor. | TED | وترى أنه عندما نتعلم كلمة جديدة تصف عاطفة ما فإن عواطف جديدة ستتوالى بالتأكيد. |
Peki, insanlığın öldürülmesi artık kötü bir sözcük olarak kabul edilmeli mi? | Open Subtitles | هل التجرد من الصفقات البشرية كلمة سيئة؟ سواء كانت كلمة سيئة أم جيدة، هذا هو الأمر |
Bugün, "özgürlük", sadece baskıcıların kullandıkları bir sözcük. | Open Subtitles | اليوم، الحرية هي مجرد كلمة للمضهد الجديد |
Adınla kâfiyeli bir sözcük bulurlar ve üniversiteye dek adın öyle kalır. | Open Subtitles | يجدون كلمة على قافية اسمك وعندها تبقين هكذا حتى تصبحي بالجامعة |
Biz evlenme hukuku avukatlarının sakındığı bir sözcük. | Open Subtitles | انها كلمة نحن المحامون الزوجيون نتفادواها مضحك ، أليس كذلك ؟ |
Bence tek bir sözcük daha yazmamalısın. | Open Subtitles | أعتقد أنكِ لا يجب أن تكتبين كلمة أخرى بعد الان ابدا |
Hoş bir kelime değil ama bundan iyi bir sözcük düşünemiyorum. | Open Subtitles | التسلّل أقل من مستوانا لكن لا أستطيع التفكير في كلمة أفضل لوصف ما نحن على وشك فعله |
İmkansız, ona hiç öğretmediğim bir sözcük, Bay Fernandez. | Open Subtitles | المستحيلُ كلمة لم اعلمها لها سيد فيرناندز |
Öğrencilerin kafasını karıştırmak için uydurulmuş bir sözcük. | Open Subtitles | مايكل محق , هي كلمة مُختَـلَـقَة الغرض منها مخادعة الطلاب |
Bariz bir şekilde gerçek bir sözcük, ama ne zaman kullanılması doğru bilmiyorum. - Anadili değil. | Open Subtitles | من الواضح , أنها كلمة حقيقية لكني لا أعلم متى يكون إستعمالها صحيحا |
Biliyorsun, şu anda nasıl hissettiğimi anlatan bir sözcük var. | Open Subtitles | اتعلمين , هناك كلمة تصف شعوري بالضبط الان |
Keşke özür için daha az klişe olan bir sözcük bulabilseydim. | Open Subtitles | وأتمنى لو أنني استطيع أيجاد كلمة أكثر معنى من الأسف , لكن |
şimdi kötü bir sözcük oldu. Aslında teras anlamına geliyor -- ve geceleri orada dışarıda uyurduk. | TED | واليوم أصبحت هذه الكلمة تعبيرا سيئا. وتعني شرفتهم، وكنا ننام هناك ليلا. |
- İyi, yaklaşanları betimlemekte kullanacağım bir sözcük değil. | Open Subtitles | طيبين ليست الكلمة التى يمكننى أن أستخدمها لوصف هؤلاء الذين يقتربون |