Şimdi size bir sanal gerçeklik filminin tanıtım filmini göstereceğim: Sanal gerçekliği kameraya alırken yakaladığımız tüm görüntülerin bir tam-ekran sürümü. | TED | سأريكم عرضأ لفيلم واقع افتراضي: نسخة من المعلومات تملأ الشاشة نلتقطها عند تصوير واقع افتراضي. |
Onun bilincini bir sanal gerçeklik ortamına yükleyelim, kendini orada, zarar veremeyeceği bir yerde kanıtlasın. | Open Subtitles | تحميل وعيها إلى واقع افتراضي ندعها تثبت نفسها هناك حيث أنها لا تستطيع أن تفعل أي ضرر |
Belki Elizabeth'i ya da bu şey her neyse onu Ava'ya yaptığımız gibi bir sanal gerçeklik ortamına aktarabiliriz. | Open Subtitles | حَسناً، رُبَّمَا يُمْكِنُنا تحميلها ، أَو تحميله ، أو ما شابه ذلك هذا الشيءِ في واقع افتراضي كما فعلنا مع (أفا) ِ |
Sanal gerçekliği, Google Cardboard için geliştirdik. Böylece tek ihtiyaç bir akıllı telefon ve kartondan yapılma son derece ucuz bir sanal gerçeklik gözlüğüydü. | TED | صّممنا الواقع الافتراضي من أجل برنامج جوجل كارتبورد، الأمر الذي يتطلب فقط هاتف ذكي وجهاز عرض الواقع الافتراضي بـ 10 دولارات مصنوع من الورق المقوى. |
bir sanal gerçeklik oyunu oynuyorum. | Open Subtitles | أنا ألعب لعبة الواقع الافتراضي. |
[Suriye'deki iç savaş uzakta görünebilir] [ta ki kendiniz deneyimleyene dek] (Kız şarkı söylüyor) (Patlama) [Proje Suriye] [bir sanal gerçeklik deneyimi] NP: Sonra eseri Londra'daki Victoria ve Albert Müzesi'ne götürmek üzere davet edildik. | TED | [قد تبدو الحرب في سوريا بعيدة جدًا] [إلى أن تختبرها بنفسك] (فتاة تغني) (انفجار) [مشروع سوريا] [تجربة واقع افتراضي] نوني: بعدها تمت دعوتنا لعرض القطعة في متحف فيكتوريا وألبرت في مدينة لندن. |