Özgürlüğümüz bir olasılıklar sorunu mudur, kaotik bir sistemde yer değiştiren raslantı mıdır sadece? | Open Subtitles | هل يجب أن تكون حريتنا مجرد مسألة إحتمالات؟ مجرد إنحراف عشوائي في نظام فوضوي؟ |
Çok büyük bir sistemde küçük bir dişlisiniz ve komutanınızın emrettiğini yapacaksınız. | Open Subtitles | أنت لست سوى عضو صغير في نظام كبير جدا وسوف تفعل ما يأمرك به ضابط قيادتك |
Tam da şu anda buradan çok uzak bir sistemde Direniş serserilerinin ihanetine gizlice destek veren.. | Open Subtitles | في هذه اللحظه في نظام بعيد من هنا الجمهوريه الجديده تكذب على المجره |
Sen ve Camila isterseniz farklı bir sistemde oluşturabilirsiniz. | Open Subtitles | انت يمكن ان تختلق لك نظام مختلف اذا تريد انت ,وكاميلا |
İnsanlara bakmamı sağlayan, böyle seçimler yapmak zorunda bırakmayan bir sistemde çalıştığım için mutluyum. | Open Subtitles | أَنا مسرورُ جداً أَعْملُ ضمن نظام ذلك تَسْمحُ لي الحريةَ للإعتِناء بالناسِ، ولا يَجِبُ أَنْ إختيارات صنعِ تَحْبُّ تلك. |
Size bir arkadaşımın doktora gittiğini söylesem ve doktor ona vücudunda tuhaf bir büyüme olduğunu söylemiş olsun. İçgüdüsel olarak sağlıklı, canlı ve sağlam bir sistemde sürekli büyümek isteyen bir yapı olduğunu duyduğumuzda bunu bütünsel sağlığa bir tehdit olarak algılarız. | TED | فإذا أخبرتكم أن صديقتي ذهبت للطبيب وأخبرها أن لديها نموًّا ذلك يبدو مختلفًا إلى حد بعيد، ذلك لأننا نفهم بالحدس أنّه عندما يحاول شيء النمو للأبد ضمن نظام صحي ومعيشيّ مزدهر، فإنه يهدد صحة النظام بأسره. |
- Varsayalım ki baştaki adam polislerin polislere yardım ettiği bir sistemde çalışıyor. | Open Subtitles | حسنا، دعنا نقول فرضاً أن الرئيس يعمل في نظام حيث تأخذ رجال شرطة رعاية رجال الشرطة |
Bu kişiler, kural-izlemeyi gerektiren ve teşvik yaratan bir sistemde işlem yapmak zorunda olan, kuralların etrafında dolaşan, kuralları bir şekilde tersyüz etme yolunu bulan kişiler. | TED | هؤلاء الاشخاص الذين أجبروا لكي يعملوا في نظام يتطلب منهم اتباع قواعد تام ويقدم الحوافز ويتخترعها .. يجدون دوماً طرقاً للتحايل على هذا طرقاً للإلتفاف حول القوانين |
"Bunu yaparak kapitalist bir sistemde nasil kar yaparsiniz" | TED | "كيف يمكنك تحقيق الربح في نظام رأسمالي ، والقيام بذلك؟" |
Bu teknoloji ile yapmayı planlağım şey bu teknolojinin şu an gelmiş olduğu noktayı mikrosıvısal bir sistemde HIV tanı aracı oluşturmak için kullanmak, | TED | إذاً ما أخطط لفعله بهذه التكنلوجيا هو أن آخذ الوضعية الراهنة للتكنلوجيا، وأبني معدات نقص المناعة المتكسبة في نظام موائع جزيئية، |
Orası ataerkil bir sistemde anaerkil hale gelmiş. | Open Subtitles | التي اصبحت نظامًا أموميًا في نظام أبوي |
Sessizleşiyoruz, korkarak adım atıyoruz, bulabildiğimiz en parlak ışık altında arabamızı kenara çekiyoruz, öldürülürsek kamera görüntüsü net olsun diye ve bunu yapıyoruz çünkü öyle bir sistemde yaşıyoruz ki beyazlar kolaylıkla rahatlarını sağlamak için ölümcül güçleri arayabiliyor. | TED | نحن نهدئ أنفسنا، ونتعامل بأشد حرص وحذر ربما نتوقف على جانب الطريق تحت أكثر الأضواء سطوعا حتى يكون قاتلنا عرضة لأن يرى بوضح بواسطة الكاميرات ويتم إمساكه نحن نفعل ذلك لأننا نعيش في نظام حيث يمكن للبيض طلب الإتصال بقوة قاتلة حتى تحضر لضمان راحتهم |
Ancak bozuk bir sistemde çalışıyor olması Dr. Briggs'in hatası değil. | Open Subtitles | مع ذلك، الذنب ليس ذنب الدكتورة (بريغز) إن كانت تعمل في نظام فاسد |
Mikroskop altında bir nöron çok zarif duruyor, şuralarından birşeyler çıkıyor, buralarında birşeyler var, ama kompleks bir sistemde onları bir araya getirmeye kalktığınızda, ve onun bir beyine dönüşmeye başladığını görebilirsiniz, ve beyin anlayış yaratabilme gücüne sahiptir, vücut hakkında konuşmaya başladığımızda da kanser kompleks bir sistem gibi modellenmeye başlıyor. | TED | والخلايا العصبية تحت المجهر دقيقة جداً توجد فيها أشياء ناتئة و صغيرة و لكن حين تبدء في وضعها معاً ضمن نظام معقد و تبدأ في إدراك أنها تكون دماغاً و هذا الدماغ بإمكانه خلق الذكاء و هو مانتحدث عنه في الجسم و يبدأ السرطان في تمثيله كنظام معقد |