Bu tip bir teknoloji milyonlarca aracı tek bir sisteme entegre edecek. | TED | هذا النوع من التكنولوجيا سوف يدمج الملايين من المركبات في نظام واحد |
Herhangi bir sisteme girebilecek birkaç satırlık bir bilgisayar kodu. | Open Subtitles | خطوات بسيطة من شفرة الحاسوب والتي تستطيع اقتحام أي نظام |
ve diğeri ile yer değiştiren bir sisteme sahipsen BU maymunların daktiloda yazdığına benzer. Bu talimatlardan her biri | TED | واذا كان لديك نظام حيث يُستبدل واحد بالاخر تُشابه كتابة القرود على الاًلة الكاتبة كل واحد من تلك الاوامر تظهر |
Yani kendi hayatlarımız içinde devamlılık garantisi veren bir sisteme sahibiz.Ben buna günden güne yaşadığımız | TED | لذلك لدينا نظام مدمج داخل حياتنا يضمن شيئا من الاستمرارية. |
İlk prensiplerden başlayarak, fevkalade karmaşık ve kullanışlı bir sisteme kadar ulaşmak muazzam bir kişisel zafer. | TED | إنه انتصار شخصي هائل من الذهاب من المبادئ الأولى وصولاً خياليا إلى نظام معقد ومفيد. |
Sıfırdan Yap ise yepyeni bir sisteme geçmenin zamanının geldiğini söyledi. | TED | واقترحت الثانية إنشاء نظام جديد كليًّا. |
Tüplü dalışta, siz kendi kendine yeten bir sisteme sahipsinizdir. | TED | حيث أنه في جهاز التنفس تحت الماء، يوجد نظام تام بذاته. |
bir sisteme çiçekleri nasıl tanıyacağını öğretmek için ona sevdiğim türde binlerce çiçek gösteririm. | TED | لتعليم نظام كيف يتعرف على الورود، أُريه آلاف الورود، من الأنواع المفضلة لدي. |
bir sisteme oyun oynamayı öğretmek için Öğretirdim, sen de öğretirdin. | TED | لتعليم نظام كيف يلعب لعبة حسنا، أريد فعل ذلك. و أنتم تريدون، أيضاً. |
En ısrarcı seçmenlerin bile yıldırıcı engellerle karşılaşabildiği bir sisteme sahibiz. | TED | لدينا نظام يصل فيه أكثر الناخبين مثابرةً إلى حواجز مزعجة. |
Bilgiyi kaybettiğinizde, simetriye ulaşıyordunuz. Ve ne zaman bir sisteme bilgi eklerseniz, simetriyi bozuyordunuz. | TED | وهكذا ، كلما فقدت المعلومات ، كنت تنتقل الى التناظر ؛ و كلما قمت بإضافة معلومات إلى نظام ، كنت تكسر التناظر |
Gerçekten çok eski ve fiziksel tehlikeye karşı olan bir sisteme sahibiz. | TED | نحن لدينا نظام قديم حقاً وهو موجود للتجاوب مع الخطر الجسدي. |
yaklaşık 100,000 dolar olan bir sisteme nerdeyse denk bir şekilde çalışır. | TED | ينفذها بنحو متكافئ مع نظام يكلف نحو 100,000 دولارا |
İhtiyacımız olan hastalığa odaklı günümüzün sisteminden sağlıklılara odaklanan bir sisteme geçiş yapılması. | TED | ما قد نحتاجه هو تحوّل من نظام اليوم الذي يهتم بالمرضى بشكل كبير، إلى نظام يهتم بالأصحاء. |
Girmemem gereken bir sisteme girdim. | Open Subtitles | لقد تعاملت مع نظام لم يكن من المفروض التعامل معه. |
Ama eğer sorun olmayacağını düşünüyorsan, bunu bir sisteme bağlarız. | Open Subtitles | لكن إذا كنت تظن أن كل شيء بخير يمكننا وضع نظام |
Politikacıların oturup bütün sorunları tartışmaları, halk için en doğru olana karar vermeleri ve yapmaları gereken bir sisteme ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاج إلى نظام يجلس فيه السياسيون معاً ويناقشون المشاكل فيوافقون على ما يصب في مصلحة كل الشعب وينفذونه |
Çünkü altlarında birbiriyle etkileşim içinde olan koca bir sisteme ihtiyaç duyarlar. | Open Subtitles | لأنهم يحتاجون، أن يحدث تحته نظام كامل من التفاعلات. |
peki ışınlamada gerçekte neyi ışınlıyoruz bilgiyi bir sistem tarafından mı taşıyoruz bu bilgi onu tam anlamıyla alabilen başka bir sisteme ışınlanıyor bu yüzden hemen hemen orjinaliyle aynı oluyor orgjinal olan içeriğini kaybediyor | Open Subtitles | ما نقوم بنقله حقا في التناقل الجزيئي الكمّي هو المعلومات التي يحملها نظام ما هذه المعلومات تنتقل إلى النظام الآخر |
Ama pek de iyi çalışmayan bir sisteme giriş hakkı vermek çözüm mü? | Open Subtitles | و لكن هل يكمن الحل ببساطة في أن تمنحهم الولوج إلى نظام لا يعمل بشكلٍ حسن؟ |