Beyin omurilik sızıntıları spina bifidalı bebeklerde önemli bir sorundur. | Open Subtitles | تسرب السائل الدماغي الشوكي مشكلة لدى الرضع المصابين بالسنسنة المشقوقة. |
Size erkek çocuklarla bir sorunumuz olduğunu anlatmak için buradayım, ve bu ciddi bir sorundur. | TED | أنا هنا لكي اخبركم عن المشكلة التي نواجهُها مع الاطفال الذكور وهي مشكلة جدية تخص الاطفال الذكور |
Yolsuzluk kesinlikle büyük bir sorundur, fakat ilk önce daha geniş bir çerçeveden bakalım. | TED | بالفعل، الفساد مشكلة كبيرة. لكن دعنا ننظر فقط إلى السياق الأكبر. |
Parça tesirli bombalar, toplumları nesiller boyu zedeleyip yokettiği için küresel bir sorundur. | TED | القنابل العنقودية هي مشكلة عالمية، حيث أن هذه الذخائر تواصل تدمير وإيذاء مجتمعات بأكملها ولأجيال عديدة قادمة. |
Onlardan birisine bakarsan, bu bir sorundur. | Open Subtitles | إما أن تنظر للناس بجسارة ويستمر الوضع هكذا |
Ve bildiğiniz gibi antibiyotikler kesinlikle gereğinden fazla reçeteleniyor. ama bu gıda tedariği ilgili bir sorundur. | TED | و تعلمون , بالتأكيد المضادات الحيوية قد أسرف في صرفها ولكنها مشكلة في تموين الغذاء |
Bu çizgisellik işi bir sorundur. Dokuz yıl önce | TED | هذا الخط المستقيم الذي تحدثنا عنه هو مشكلة. عندما وصلت إلى لوس أنجلوس |
Merhamet göstermenin oluşturduğu bir sorundur bu. Profesyonelce değildir. | Open Subtitles | تلك هي مشكلة المشاعر ، يا فتى إنها ليست عملية |
Bu durum Osmanlı tarihinde süregelen bir sorundur, oğullar sonuçta, babalarının yerini almak isterler. | Open Subtitles | لقد كانت مشكلة متكررة فى التاريخ العثمانى أبناء يحاولون إزاحة اّبائهم من على العرش |
Bu rüya kıza âşık olmanın yarattığı bir sorundur. | Open Subtitles | هذه مشكلة بالوقوع فى الحب مع فتاة أحلامك |
Bu uzun vadeli ilişkilerdeki genel bir sorundur. | Open Subtitles | في الواقع، إنها مشكلة مشتركة في العلاقات ذات المدى الطويل |
İstihbarat toplamada, ...az bilgi olması açıkça bir sorundur, ...ama bir sürü bilgi olması da oldukça kötüdür. | Open Subtitles | في عملية جمع المعلومات، المعلومات الصغيرة مشكلة واضحة لكن كثرة معلومات سيئة بشكل من الأشكال |
Kanlı idrar aslında böbreklerle alakalı bir sorundur, kardiyolojik bir sorun değil. | Open Subtitles | البول الدمويّ في الواقع مشكلة كلويّة لا قلبيّة |
Şimdi kamu ödeneklerini zimmete geçirme ciddi bir sorundur. | Open Subtitles | الآن، اختلاس الأموال العامة يمثل مشكلة خطيرة. |
Bu bir sorundur. Ürünleri taşımak daha da pahalı. Malların fiyatları artıyor, enflasyon etkileniyor. | TED | اه، مشكلة!" هذا مكلف جداً للتنقل بشكل جيّد. أسعار الأشياء الجيدة ترتفع، التضخم يتأثر. |
Büyük bir sorundur. Ekonomik bir suçtur. | TED | أنها مشكلة ضخمة. أنها جريمة اقتصادية. |
Tarikatlar, temel düşünce, konuşma ve birlik özgürlüklerini reddederek, üyelerinin psikolojik ve duygusal gelişimlerini engeller ve bu da, normal gelişim aktiviteleri ve aşamalarından mahrum kalan çocuklar için büyük bir sorundur. | TED | من خلال منع الحريات الأساسية كالفكر والتعبير وتكوين الجمعيات، تعيق الطوائف النمو النفسي والعاطفي لأتباعها، وهي مشكلة أساسية للأطفال، الذين يحرمون من الأنشطة التنموية المعتادة والأحداث المهمة. |
Apple gibi şirketlerin, insanların kolayca şifreleme yapabilmesini sağlamasının muhteşem bir şey olduğunu düşünürken; eğer kendilerini devletin gözetiminden koruyabilenler yalnızca zengin ve güçlülerse, bu, bir sorundur. | TED | بينما أفكر بأنه لشيء عظيم أن شركات مثل أبل تجعل من السهل على الناس التشفير، إذا كان الوحيدين الذين يحمون أنفسهم من رقابة الحكومة هم الأغنياء وأصحاب السلطة، تلك مشكلة. |
Onlara bakmasan bile, bu bir sorundur. | Open Subtitles | أو لا تنظر إليهم إطلاقاً ويستمر الوضع هكذا |