Artık zengin ve fakir arasında bir uçurum yok. Bu bir efsane. | TED | لم تعد هناك فجوة بين الغني والفقير. هذه خرافة |
Aramızda, zamanda böylesi bir uçurum varken, bu sanatçıların hayal gücünü acaba hiç anlayabilecek miyiz? | Open Subtitles | سوف نكون قادرين على فهم رؤية الرسامين من خلال فجوة الوقت؟ |
Sanki aramızda büyük bir uçurum var ve hiçbir şey bu uçurumu kapatamıyor gibi. | Open Subtitles | كما لو أن فجوة كبيرة قد تكونت فيما بيننا ولاشيء يمكن أن يسدها |
Sanki içimde bir uçurum açılmış ve duygularımın derinliklerinde kayboluyordum. | Open Subtitles | كأن فجوة قد انفتحت في داخلي ولقد استمررت بالسقوط, إلى أسفل أعماقي. |
Yani, verileri varsayılan olarak koruyan cihazları almaya gücü yeten zenginler ile cihazları onları korumak için varsayılan olarak çok az şey yapan fakirlerin mahremiyeti ve güvenliği arasında gitgide büyüyen bir uçurum var. | TED | هنالك الآن فجوة متزايدة بين الخصوصية والأمن للأغنياء، الذين باستطاعتهم تحمّل تكلفة أجهزة تحمي بياناتهم تلقائيًا، والفقراء التي تفعل أجهزتهم القليل جدًا لحماية بياناتهم بشكل تلقائي. |
Ve sanki burada OECD, Latin Amerika, Doğu Avrupa, Doğu Asya, Arap ülkeleri, Güney Asya ve sahra-altı Afrika arasında bir uçurum var gibi. | TED | وهنا تبدو فجوة بين منظمة التعاون والتنمية في المجال الاقتصادي وأمريكا اللاتينية وأوروبا الشرقية وشرق آسيا والدول العربية، وجنوب آسيا وأفريقيا جنوب الصحراء |
- Kötü bir niyetim yoktu. Genelde insanlarla aramda bir uçurum vardır. | Open Subtitles | هناك فجوة بيني وبين معظم الناس |
Avrupa Komisyonu tarafından yapılan en son ankete göre, Avrupa vatandaşlarının yüzde 89'u politikacıların görüşleriyle halkın görüşleri arasında sürekli artan bir uçurum olduğuna inanıyor. | TED | وفقا لآخر استطلاع أجرته المفوضية الأوروبية فإن 89% من المواطنين الأوربيين يعتقدون بوجود فجوة متزايدة بين رأي صانعي القرار السياسي و الرأي العام. |
Arada çok büyük bir uçurum var. | Open Subtitles | إنّها فجوة هائلة. |
Arada çok büyük bir uçurum var. | Open Subtitles | إنّها فجوة هائلة. |
Kapkaranlık bir uçurum. | Open Subtitles | فجوة مظلمة عميقة. |