Jacques Mesrine ve Jean-Paul Mercier'in yüksek güvenlikli hapishaneye saldırmasının ardından, hapishane şartlarını açığa çıkarmada bir umut ışığı olan soruşturma başlatıldı. | Open Subtitles | بعد هجوم مسريني وميركيري على السجن قامت لجنه بالتحقيق بالحادثه وتسليط الضوء على الأوضاع في السجن |
Jacques Mesrine ve Jean-Paul Mercier'in yüksek güvenlikli hapishaneye saldırmasının ardından, hapishane şartlarını açığa çıkarmada bir umut ışığı olan soruşturma başlatıldı. | Open Subtitles | بعد هجوم مسريني وميركيري على السجن قامت لجنه بالتحقيق بالحادثه وتسليط الضوء على الأوضاع في السجن |
Ancak konuşmamın sonunda bunu düzeltecegim ve uzun süredir içinde bulunduğumuz bu yanlışı düzeltmek için size bir umut ışığı vereceğim. | TED | ولكنّي سأجعله أفضل في النهاية، وسأقدم لكم الجانب المشرق لإصلاح هذه الفوضى التي نحن فيها من مدة طويلة جدًا. |
Ne yapacağım biliyor musun? Bütün bu olumsuzluğu yakıt olarak kullanıp bir umut ışığı yakacağım. | Open Subtitles | سآخذ كلّ هذه السلبيّة و أستخدمها وقوداً لأعثر على الجانب المشرق |
Nisan 1945'de, Savaş Gemisi Yamato bir umut ışığı yaratabilmek için umutsuzluğun tam ortasına doğru bir sefere çıkmıştı. | Open Subtitles | في إبريل عام 1945، السفينة الحربية (ياماتو).. أبحرت لجلب بصيص.. من الأمل في زمن اليأس المطلق |
Ama her zaman bir umut ışığı vardır. | Open Subtitles | لكن لديهم بصيص من الأمل، |
Peki, eğer bir umut ışığı ararsan, hala polis arayabileceğimizi bilmek hoş, ha? | Open Subtitles | اذا كنت تبحث عن جانب مشرق انه من الجيد ان نعرف انه يمكننا الاتصال بالشرطه |
Ama bir umut ışığı vardı. | Open Subtitles | ولكن كان هناك جانب مشرق |
HW: Yani, tüm bunların potansiyel bir umut ışığı var, sistemdeki bazı eşitsizliklerde yatıyor, sahip olduğumuz bazı kırık yapılarda ve akıllı olursak, yeniden, daha iyi bir şekilde inşa edebiliriz. | TED | هيلين والترز: أعني، الجانب المشرق المحتمل في كل هذا هو أنه قد تم الكشف عن بعض الظلم، عدم المساواة في النظام، بعض التشكيلات المحطمة التي لدينا، وإذا كنا أذكياء، يمكننا إعادة البناء أفضل. |
Hey, senin gözlerinde küçük bir umut ışığı görüyorum, Dr. McAllister ve pis bir maya mantarı enfeksiyonu gibi öldüreceğim. | Open Subtitles | مهلاً , أنا أرى بصيص من الألم (في عينك يا طبيب (ماكاليستر وسأقوم بقتلها مثل عدوى الخميرة البغيضة (هذه المزحة جيدة يا دكتور (جاندرسون |
Ama ufak da olsa bir umut ışığı var. | Open Subtitles | ...لكن هناك بصيص من الأمل |
bir umut ışığı varmış gibi. | Open Subtitles | أشعر بأن هناك جانب مشرق للأمر |
Belki de bir umut ışığı vardır. | Open Subtitles | ربما يكون هناك جانب مشرق لهذا |
bir umut ışığı vardı ama. | Open Subtitles | ولكن كان هناك جانب مشرق |