Yani on binlerce, yüz binlerce molekül daha önce var olmayan bir yapı oluşturmak üzere bir araya geliyorlar. | TED | إذن ففي تنظيمٍ من عشرات الآلاف، ستقوم مئات الآلاف من الجزيئات بالتجمع لتكوين بنية أكبر لم تكن توجد سابقاً. |
Onları benim için önemli olacak bir yapı oluşturmaları için çalışmaya ikna edebilir misiniz? | TED | هي يمكنك إقناعهم بالعمل بصندوق أدوات مختلف، بحيث يستطيعون تشييد بنية تكون مهمة لي؟ |
Eğer bir kazaysa başka bir yapı kullanırsınız. | TED | لو كان الأمر حادثًا، ستستخدم بنية مختلفة. |
Bir futbol sahası büyüklüğünde bir yapı inşa etmek yerine biz bu unsur üzerinde yoğunlaştık. | TED | بدلا من بناء مبنى كبير مثل ملعب لكرة القدم، ركزنا على هذا العنصر واحد. |
bir yapı inşa edebilmelisiniz, çünkü mimari en nihayetinde inşa etme sanatıdır. | TED | تحتاجُ لأن تكون قادرًا على تشييد مبنى. لأن العمارة في النهاية هي فن تشييد المباني. |
Ve ayrıca daha etkin bir yapı yapabileceğimizi ve bu yapıyı yaparken uygun maliyetli bir metodla yapabileceğimizi keşfettik. | TED | ووجدنا أيضا أننا يمكن أن نعمل هيكل أكثر كفاءة ويكون فعال من حيث تكلفة صنع هيكل للقيام بذلك. |
Yani aradığımız şey henüz inşa edilmemiş yeni bir yapı. | Open Subtitles | إذاً، الذي سوف نتطلع إليه جزء جديد والذي لم يتم تصوره بعد |
Bu başka bir parça, tek iplikçik, daha büyük bir tanka batırılmış, kendi kendini bir küp, üç boyutlu bir yapı haline katlıyor. | TED | هذا جزء آخر، ظفرة واحدة تغمس في وعاء أكبر يقوم بتجميع نفسه ذاتيّا إلى مكعّب، بنية ثلاثيّة الأبعاد. |
İşte biz bir farklı bir yapı tasarladık, doğadaki kemik ya da iskelet tasarımlarını taklit eden bir yapı bu. | TED | لذا أنشأنا بنية مشوشة جدا تحاكي تصاميم العظام، أو الهيكل العظمي، التي توجد في الطبيعة. |
Eğer temporal loblardan iç kısma doğru bakabilseydiniz şu an göremiyorsunuz orada "fusiform gyrus" denen bir küçük bir yapı var. | TED | وإذا نظرت، مدسوس بعيدا داخل السطح للفص الجداري لا تستطيعون أن ترونها هنا هو بنية صغيرة تسمى التلفيف المغزلي |
Bu da hepsinin kaynaşacabileceği bir yapı oluşturuyor. | TED | وهذا يخلق بنية التي من خلالها يمكن الجمع |
Ben de bu taslağı çizdim; iki katmanlı, yarı saydam, ortasında da ışık alan bir yapı. | TED | لقد رسمت هذا الرسم، شيء ما بطبقتين، شفاف، مع بنية تلتقط الضوء من خلالها. |
Beyninizin sol ve sağ tarafında bir yapı var, buna hipokampüs deniyor. | TED | هناك بنية توجد على الجانب الأيمن والأيسر للدماغ تدعى بالحُصيْن. |
Ve göreceğiniz herhangi bir yapı -- ister yolların uzunluğu olsun, isterse elektrik hatlarının uzunluğu -- göreceğiniz her şeyde aynı ölçek ekonomisini aynı şekilde görebilirsiniz. | TED | وأي بنية تحتية تنظر إليها فيما إذا كانت امتداد الطرق,,امتداد الاسلاك الكهربائية أي شيء تنظر إليه لديه نفس الجدوى الاقتصادية والتي تتدرج بنفس الطريقة |
Ondan sonra, bunu otomatik sisteme uygulayabilir miyiz diye görmek istedik. Bu yüzden aynı sistemi kullandık ama makineyi aktifleştirebilmek için bir yapı ekledik | TED | بعد هذا، أردنا رؤية إن أمكننا تطبيق هذا وجعل النظام آليا، وبالتالي استخدمنا نفس النظام لكننا أضفنا بنية إليه بحيث يمكن تفعيل الآلة. |
Bu teleskobu korumak için alışılmadık bir yapı. | TED | ولكنه مبنى غير عادي لحماية ذلك المنظار. |
Kobra yerin altında garip şeylerle kaplı bir yapı keşfetti. | Open Subtitles | كوبرا" إكتشفو مبنى قديم مدفون" و مليء بالأشياء الغريبة انظر |
Burada sadece sizin ya da evdeki arkadaşlarımın görebileceği milimetrelik doğruluğu olan üç boyutlu bir yapı inşa edebilirim. | TED | بإمكاني أن أشيد لكم هنا مبنى ثلاثي الأبعاد بدقة تصل إلى مليمتر ، ولا يمكن لأحد سواكم أن يراه ، أو أصدقائي في المنزل . |
Ve bu kendi kendine montaj adı verilen, düzensiz parçaların sadece yerel etkileşim yoluyla sıralı bir yapı inşa etmesi işlemidir. | TED | ويسمىّ ذلك بالتّجمبع الذاتيّ، وهو عمليّة تقوم من خلالها أجزاء فوضويّة ببناء هيكل منظّم عن طريق التّفاعل الداخليّ. |
Dolayısıyla mimari yapıyı alıp çalışmanın temelini korudular ve o yapının üzerine tamamen yeni ve çok daha biyomorfik bir yapı inşa ettiler. | TED | إذًا فهم أزالوا الهيكل، وأبقوا على أساس العمل الفني، وقاموا ببناء هيكل جديد كليًا، وأكثر حيوية في الشكل فوقه. |
Eğer herhangi bir, diyelim ki 1 inç (2,5 cm) bir yapı dikebilseydi, ödülü eve götürebilecekti. | TED | إذا بنى أي شخص ، لنقل، هيكل بطول بوصة واحدة، لكان بمستطاعه أخذ الجائزة معه. |
Yani aradığımız şey henüz inşa edilmemiş yeni bir yapı. | Open Subtitles | إذاً، الذي سوف نتطلع إليه جزء جديد والذي لم يتم تصوره بعد |