Herkes, buna kendim de dahil olma üzere onunla ne yapacağımızı bilmemiz için hissettiğimiz şeyi tanımlamanın bir yolunu bulmamız gerekir. | Open Subtitles | فقط أنتم بحاجة للعمل عليه الجميع, بما فيهم أنا بحاجة لإيجاد طريقة لمعرفة |
Seni oradan çıkarmanın bir yolunu bulmamız gerek. | Open Subtitles | نحن بحاجة لإيجاد طريقة لإخراجك |
Biyolojiyi bu inanılmaz data ile birleştirmenin bir yolunu bulmamız gerekiyordu. Ve bunu yapmanın yolu, bütün genetik bilgiyi bir avatar oluşturabilecek şekilde sıralanmış olarak barındıran bir dublör, biyolojik bir dublör bulmaktı. | TED | احتجنا لإيجاد طريقة لاكتشاف الطبيعة الحيوية لتلك البيانات المذهلة، والطريقة لفعل ذلك كانت إيجاد بديل، بديل حيوي، والذي يمكن أن يحتوي على كل المعلومات الوراثية، حيث يُركب بطريقة يمكن بها أن يُقرأ متكاملاً ويمكن فعلاً أن يصنع صورة تجسيدية مذهلة. |
Onu çıkarmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor. | Open Subtitles | نحن يجب أن نجد طريق لإبعاده عنه |
Buradan çıkmanın başka bir yolunu bulmamız lazım. | Open Subtitles | يجب علينا أن نجد طريق آخر للخروج من هنا |
Bunu açıklamanın bir yolunu bulmamız lazım. | Open Subtitles | جميعنا علينا ان نجد طريقه للتوضيح |
Sadece çalıştırmanın bir yolunu bulmamız gerek. | Open Subtitles | يجب أن نجد طريقه لتشغيلها |
Bu da vücudunu temizlemenin daha iyi bir yolunu bulmamız gerektiği anlamına gelir. | Open Subtitles | قبل أن نضع تشخيصاً مما يعني أنّ علينا أن نجد وسيلةً أفضل لسحب الأدوية |
Güvenli bölgeye geçmenin bir yolunu bulmamız gerekiyor. | Open Subtitles | -يجب أن نجد وسيلةً لدخول مكانٍ محروس |
Söz iletişimden açılmışken, yerini kesin olarak öğrenebilmek için Owen'la konuşmanın bir yolunu bulmamız lazım. | Open Subtitles | بمُناسبة الحديث عن التواصل، إننا بحاجة لإيجاد طريقة للتحدّث لـ(أوين)، وإكتشاف موقعه الدقيق. |