Bir zamanlar bir kamyon şoförünün söylediği gibi: "Dünyanın yeni bir merkezi olmuştu, bu merkez de Mary Anne'di." | TED | كما قال لي ذات مرة سائق شاحنة: قال: "أن العالم أصبح له مركز جديد، وهذا المركز هو ماري آن." |
Bir zamanlar bir oğlu bir kızı olan zengin bir kral varmış. | Open Subtitles | ... حسناً، ذات مرة كان هناك ملك غني كان لديه ولد وبنت |
Bir zamanlar bir prenses varmış ve bu prensesin bir sürü güzel elbisesi varmış. | Open Subtitles | ذات مرة كانت هناك أميرة وكان لديها الكثير من الفساتين الجميلة |
- Bir zamanlar bir erkek arkadaşım vardı. - Giy onu. | Open Subtitles | ـ ذات مره كان عندي حبيب ـ ارتديه |
Bir zamanlar bir ilişkin vardı, aşıktın ama kötü sonuçlandı ve sonuç olarak derinden yaralandın. | Open Subtitles | لقد كنتَ في علاقة ذات مرّة كنتَ عاشقاً ولكنّه إنتهى بصورة سيئة للغاية وقد جرحتَ بشدّة نتيجة لذلك |
Bir zamanlar bir ülkede. | Open Subtitles | ".. كان يا ما كان في أرضٍ ما" |
Bir zamanlar bir ayı ailesi varmış... ..anne ayıcık, baba ayıcık... ..ve "bir" bebek ayıcık. | Open Subtitles | كان ياما كان هناك عائلة من الدببه الدب الأم .. والدب الاب |
Bir zamanlar bir annem vardı. Louis'nin de bir karısı. | Open Subtitles | في يوم كانت لي ام وكان للويس زوجة |
Bir zamanlar bir aile varmış elf ailesi. | Open Subtitles | في يوم من الأيام كان هنالك عائلة من الأقزام |
Bir zamanlar bir ressamla çıkıyordum. | Open Subtitles | لقد خرجت مع رسام ذات مرة كان يعمل طوال الوقت |
Belki öyleydi, ama siz de Bir zamanlar bir fırsat yaratmaya çalışmadınız mı? | Open Subtitles | ، ربما كانت فكرة سيئة و لكن ألن تحاول أن تغير تفكيرك ذات مرة ؟ |
Bir zamanlar bir ailem vardı, ama artık beni ne duyabiliyorlar ne de görebiliyorlar. | Open Subtitles | ،كنت أملك عائلة ذات مرة لكنهم لا يستطيعون سماعي أو رؤيتي ولكنّك تستطيعين |
Bir zamanlar bir kiz tanirdim. Saf birisiydi. Dünyada islerin nasil yürüdügüyle alakali önemli bir ders almasi gerekiyordu. | Open Subtitles | عرفتُ ذات مرة فتاة، ساذجة، حصلت على دروسٍ قاسيّة حول كيفية عمل العالم |
Bir zamanlar bir Pakistan'lı vardı ve o çok destekleyiciydi. | Open Subtitles | كان لدي صديق باكستاني ذات مرة و قد كان مُساند للغاية. |
Bir zamanlar bir şarkı duydum. Mütevazi bir çocuk hakkındaydı. | Open Subtitles | -لقد سمعت حكاية ذات مرة عن ولد ذو عائلة متوسطة |
Barbara. Bir zamanlar bir Barbara tanımıştım. | Open Subtitles | باربرا كنت أعرف واحدة أسمها باربرا ذات مرة |
Bir zamanlar bir Dedektif tanımıştım. Tanıdığım en iyi polisti. | Open Subtitles | كنت أعرف محققًا ذات مرة وكانت أفضل شرطي عرفته على الإطلاق |
Peki, Bir zamanlar bir prenses varmış. | Open Subtitles | حسناً ، ذات مرة كان هناك أميرة |
Bir zamanlar bir top vardı. | Open Subtitles | فى ذات مره. . ؟ |
Bir zamanlar bir kız kardeşim vardı. | Open Subtitles | كان لدي اخت ذات مره |
Bunu Bir zamanlar bir mektupta okuduğumu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أذكر قرائتي ذلك في خطاب ذات مرّة |
Bir zamanlar bir kıza aşıktım. | Open Subtitles | كنتُ مولعاً بفتاة ذات مرّة |
Bir zamanlar bir ülkede. | Open Subtitles | ".. كان يا ما كان في أرضٍ ما" |
"Bir zamanlar bir yeri arayan bir genç varmış... | Open Subtitles | كان ياما كان كان هناك شاب ذهب ليبحث عن مكان |
Bir zamanlar bir annem vardı. Louis'nin de bir karısı. | Open Subtitles | في يوم كانت لي ام وكان للويس زوجة |
Bir zamanlar bir kümes varmış ama her gece buraya bir tilki gelir ve yumurtaları çalıp, tavukları yermiş. | Open Subtitles | ...في يوم من الأيام كان هنالك بيت فيه دجاج ...وفي كل ليلة كان الثعلب يذهب اليه ليسرق البيض ويأكل الدجاجات الصغيرات |