| Kız arkadaşının böyle birlikte zaman geçirmemize ses çıkarmayacağından emin misin? | Open Subtitles | أانت متاكد أن صديقتك لن تغضب لأننا نقضى الوقت معاً هكذا؟ |
| {\1c00FFFF}Bize birlikte zaman geçirme şansı verecek. | Open Subtitles | سيعطينا هذا الفرصة لقضاء بعض الوقت معاً, تعلم؟ |
| Odanı kız kardeşinle paylaşabilirsin. birlikte zaman geçirme fırsatı pek yakalayamıyorsun. | Open Subtitles | يمكنك مشاركة غرفة مع أختك، فأنتما لا تحصلا على فرصة لقضاء المزيد من الوقت معاً |
| Bence senin ve Chris'in birlikte zaman geçirmeniz çok güzel birşey. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الرائع أنك وكريس تقضيان الكثير من الوقت معا |
| Ama sanırım bu işin iyi yanı, birlikte zaman geçirebileceğiz gibi görünüyor. | Open Subtitles | لكنني أظن أن الجانب المشرق هو أننا سنتمكن من قضاء بعض الوقت معا |
| birlikte zaman harcayınca, belki de aranızda bir şeyler olabilirdi. | Open Subtitles | اذا قضيتم الوقت مع بعض ممكن شئ يحدث بينكما |
| Sadece annenle sana biraz birlikte zaman veriyordum. | Open Subtitles | لقد كنت اعطيك انت ووالدتك بعض الوقت سوياً |
| Çünkü, Sam, birlikte zaman geçirmemiz için çabalıyorum. | Open Subtitles | لنمضي المزيد من الوقت معاً هذا كوني غير ميت .. |
| İkinizin birlikte zaman geçirmesi yüzünden güvensiz hissetmemin aptallık olduğunu düşündüğüme inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنني ظننتُ أنه من الغباء أن أشعر بعدم الثقة لقضائكما كثيراً من الوقت معاً انظري .. |
| Zaten birlikte zaman geçirmeliyiz. Seni beladan uzak tutmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | و علينا إمضاء بعض الوقت معاً فأنا أحاول إبعادك عن المشاكل |
| Bu süre boyunca olabildiğince... birlikte zaman geçirmeliyiz. | Open Subtitles | لذلك يجب علينا ان نقضي اكبر قدر ممكن من الوقت معاً |
| Birazcık birlikte zaman geçirseydik benim için bu durum daha eğlenceli olabilirdi. | Open Subtitles | وقد يكون ذلك أكثر إمتاعاً لي لو كنّا نقضي أيّاً من الوقت معاً |
| Öğleden sonra birlikte zaman geçiririz diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | لكن إعتقدت أنه يُمكننا الحصول على بعض الوقت معاً هذه الظهيرة |
| İyi haber şu ki bu, birlikte zaman geçirmek için küçük bir şansımız oldu. | Open Subtitles | والخبر السار هو أن هذا يعطينا فرصة لقضاء بعض الوقت معا |
| Lucas ve ben, birlikte zaman geçirebiliriz. | Open Subtitles | لوكاس وأنا يمكننا أن نقضي الوقت معا |
| Sadece birlikte zaman geçir... baş başa. | Open Subtitles | فقط إمضيا بعض الوقت معا ... وحدكما |
| Bu salt spordan daha iyi bir şey Bu ailelerin birlikte zaman geçirebilmesi ile ilgili. | Open Subtitles | أفضل من الرياضة فقط هذا عن العائلات تقضي الوقت مع بعض |
| Yeni gelenlerle birlikte zaman geçirmedin sanırım. | Open Subtitles | أريّ انكِ لم تقضين بعض الوقت مع الوافدين الجُدد. |
| Jüri üyeleri birlikte zaman geçirmeye başladılar. | Open Subtitles | امضى المحلفون الكثير من الوقت مع بعضهم البعض |
| birlikte zaman geçireceksek biraz edep öğretmem lazımdı. | Open Subtitles | أعني، كان عليّ تلقينه بعض الأدب إن كنّا سنقضي الوقت سوياً |
| Zaten, üçümüzün birlikte zaman geçirmesi gerektiğini düşünüyordum. | Open Subtitles | أن أفكر في أن ثلاثتنا يجب أن نقضي بعض الوقت سويا على أي حال |
| Birbirimizin olmak bugünkü gibi birlikte zaman geçirmek ve keyif çatmak. | Open Subtitles | هذا يعني بأن نصبح حبيبين و نقضي بعض الوقت سوية, كاليوم نمتع أنفسنا |