Şeker, katkılı un, yarı hidrojenize edilmiş bitkisel yağ, polysorbate 60, ve beş numaralı katkı boyası. | Open Subtitles | سُكّر, طحين بنسبة كبيرة زيت نباتي مهدرجَ جزئياً بوليسوربات ستون |
Bu yüzden, süper gıda bitkisel protein kaynakları geleceğin anahtar besini olacaklar. | Open Subtitles | فلهذا، تعتبر مصادر البروتين النباتي للأغذية الغنيّة الحل لمسائل الطعام في المستقبل. |
Güzel bir şey. Tamamıyla bitkisel. | Open Subtitles | من المفترض أن يكون مادة رائعة، إنه بأكمله مكون من الأعشاب |
Azot ve fosfor, bitkisel plankton denilen mikroskobik bitkilerin büyümesini tetikliyor. | TED | يقوم النيتروجين والفسفور بتحفيز نمو نباتات مجهرية تسمى بالعوالق النباتية. |
-Azgın keçi otu ve bi kaç bitkisel şey | Open Subtitles | إنه مقرف ماذا يوجد فيه؟ عشب إثارةالماعز و أعشاب أخرى |
Ama kazanın verdiği hasarlar onu kalıcı bitkisel bir hayata soktu. | Open Subtitles | لكن الإصابات الناجمة عن حادثته قد تركته في حالة غيبوبة دائمة |
Yerine, hayvanlarımızı daha bitkisel proteinlerle beslemek istedik | TED | بل أردنا إعطائهم علف ببروتينات نباتية أكثر. |
dedi. bitkisel bir tedaviden bahsedeceklerini sanıyordu, St. John's Wort bitkisi, gingko biloba gibi bir şeyden. | TED | وظن أنهم سيخبرونه عن نوع من العلاجات العشبية كنَبتة القديس جون أو الجنكَة أو شيء من هذا القبيل. |
Diyorlar ki, tek yapmamız gereken tam besinli bitkisel beslenmeye geçmek. | Open Subtitles | العديد من أسوأ أمراضنا. إنهم يقولون أن كل مانحتاج لأن نقوم به هو أن نتبنّى غذاءً كاملاً، نمط غذائي نباتي المصدر. |
Böylece Norveçliler temelde bitkisel gıdalarla beslenmeye zorlandılar. | Open Subtitles | لذا اضطر النرويجيون لتناول طعاماً نباتي المصدر. |
Ama 22 haftalık bitkisel beslenmeden sonra kondisyonu çarpıcı bir biçimde değişti. | Open Subtitles | إلّا أنّه بعد 22 أسبوع من تناول طعام نباتي المصدر، |
Kimileri ise bitkisel gıdalarda böcek ilacı kullanımının artması yüzünden bunları daha çok tüketmenin sağlığa zararlı olmasından korkuyor. | Open Subtitles | وهناك آخرون يخشون من أنّ التهام الكثير من الغذاء النباتي قد يضرّ بصحّتهم، نتيجةً لازدياد المبيدات في تلك الأغذية. |
Dağın yüksek bölgelerinde sıcaklık arttıkça bitkisel bölge de değişmekte. | TED | بما أن الجو يزداد دفئاً في أعالي الجبال فإن الغطاء النباتي يتغير أيضاً |
Yani bitkisel hayatta mı kalacak? | Open Subtitles | لذا ، فهل ستكون عالقة فى هذا الوضع النباتي ؟ |
İyice ıslatıp, temizlememiz gerekecek. - Ustabaşı'ndan bir bitkisel banyo jetonu al. - Ne? | Open Subtitles | يجب ان ننقع المسبح احضري منقوع الأعشاب من رئيس العمال |
Anabolik bitkisel katkılar, amfetaminler ve idrar söktürücüler. | Open Subtitles | الأعشاب الابتنائية الأمفيتامينات و مدرات البول |
İnsanların ve kültürlerin yenilmeyeni yenilebilir yapmak için tahılları, bitkisel madde ve hayvansal ürünleri fermante ederek mikroorganizmaları nasıl evcilleştirdiğini görebilirsiniz. | TED | تستطيعون رؤيته من خلال تخمر الحبوب، المواد النباتية والمنتجات الحيوانية، كل البشر والثقافات العالم استخدموا الكائنات الدقيقة لجعل غير المقبول مقبول. |
Bu sadece bitkisel. sadece küçük bir keyif. Hmm? | Open Subtitles | هذه مجرد أعشاب إنها فقط أعشاب الشيبا ؟ |
Herhangi bir miktar ilacın birini komadan çıkarabileceğini düşünmen için bir nedenin yok. bitkisel hayat. | Open Subtitles | لا يوجد سبب للظن بأن أي كمية مخدرات توقظ رجلاً من غيبوبة |
Doktorların bitkisel hayatta olmadığını anlamaları uzun zaman almış. | Open Subtitles | يبدو أنه إستغرق من الأطباء الوقت لإدراك أنه لم يكن في حالة نباتية |
Sanırım bitkisel ilaç tedavisi sınırını çoktan aştık. | Open Subtitles | أظن أننا لا يمكن أن نستعمل العقاقير العشبية هنا. |
Nehirleri, okyanusları ve bitkisel hayatı ile gelişmiş bir gezegeni yararsız bir taş yığınına döndürdü. | Open Subtitles | ...توغلت بالكوكب المزدهر مع الأنهار والمحيطات والحياة النبات الأولية وتبلورت في كتلة عديمة الفائدة من الصخور |
Bu çeşit bir bitkisel hayat, ciddi bir beyin hasarının sonucudur. | Open Subtitles | انها حالة خمول نتيجة الضرر الحاد بالدماغ |
Eğer şu bitkisel yağı kullanmayı düşünüyorsan, muhtemelen sana fazladan 100 papele mal olacak. | Open Subtitles | لكن لو كنت تخطط لاستخدام زيت الخضروات هذا فربما ستنفق 100 دولار أخرى |
su an sanki beynini almislar, bitkisel hayata girmis gibi. | Open Subtitles | و الآن الحال وكأنه خضع لجراحة في الدماغ أم أنه متوفٍ دماغياً |
Bunlarda egzema için bitkisel krem yapan insanlar. | TED | هؤلاء هم الاشخاص الذين صنعت أفكارهم هذا المرهم العشبي الذي جعل حل مشكلة الإكزما ممكناً |
Benim üzerimde deneyler yapıp bitkisel hayata mı sokacaksın? | Open Subtitles | سوف تقوم بإجراء التجارب علي وتحولني إلى خضار ؟ |
Ben botanikçi değilim, efendim, ama bi çeşit bitkisel yaşam formu gibiydi. | Open Subtitles | لست عالمة نبات , سيدى ولكنة يبدو نوع من الحياة النباتية. |