Bak, biyometrik farklılık önemsiz değil, Elizabeth. | Open Subtitles | إن إشاراتها الحيوية تختلف عنا يا إليزابيث |
Kalkanlar, iletişim, uzun menzilli ve biyometrik sensorlar... | Open Subtitles | الدروع والاتصالات ومجسّات المدى البعيد والمجسّات الحيوية |
Konuşmayı tanımlama ve biyometrik doğrulama girdi perspektifinden makinelerin insanlarla etkileşimine harika örneklerdir. | TED | التعرف الصوتي والتوثيق الحيوي هما مثالان مهمان لكيفية تعامل الآلة مع الإنسان من زاوية نظر المعلومات المزودة. |
biyometrik alıcıyı kontrol etmek zorunda kaldı, sinirsel geri besleme döngüsünün frekanslarını onaylamak için. | Open Subtitles | إنه يتحقق من جهاز الاستقبال الحيوي أراد التأكد ثانية من تردّدات حلقة التغذية العصبية |
Hay Allah. Sistemlerine giremiyorum. biyometrik güvenlik. | Open Subtitles | اللعنة ، لا يمكنني الدخول إلى نظامهم نظام أمني حيوي |
Eğer yüz tanımlama programımızda korkutucu... - ...biyometrik ölçüt olsaydı, onu bulurduk. | Open Subtitles | إذا كان زاحف فقط معلمة البيومترية في برنامج التعرف على الوجه لدينا. |
biyometrik şifreye benzer bir şeyle... | Open Subtitles | على الأرجح بمفتاح بيولوجي. |
Kutunun biyometrik kilit sistemi var. | Open Subtitles | الحاوية تحتوي على مقاييس حيوية مغلقة الدائرة |
biyometrik göstergeler gerçeği söylediğini gösteriyor. | Open Subtitles | شاشة البيانات الحيوية تبين أنه كان يقول الحقيقة |
biyometrik algılayıcıların tüm ana eklemlerine enjekte edilmesi gerekiyor. | Open Subtitles | نعم، المحسّسات الحيوية يجب أن تحقن إلى كلّ مفاصلك الأساسية |
Sorgusundaki biyometrik taramalar kadının sakladığını gösteriyor. | Open Subtitles | كل الفحوص الحيوية لاستجوابها تشير إلى أنها تكتم أمراً ما |
biyometrik şifre kötü adamları vücudun belli bir yerini kesmeleri için cesaretlendiriyor. | Open Subtitles | القياسات الحيوية تخلف عادة سيئة تتمثل في تشجيع الأشرار, على قطع الجزء من الجسم الذي له علاقة بالموضوع. |
Girişteki biyometrik sensörlerin ve retina tarayıcılarının hacklenmesi ise imkânsız. | Open Subtitles | المستشعرات الحيوية و نقاط الوصول المحلية من المستحيل اختراقها |
Bu derialtı bilgisayar çipi muhtemelen biyometrik. | Open Subtitles | هذه رقاقات حاسوبية تحت جلدية قد تكون مخصصة للإحصاء الحيوي |
biyometrik basınç dalgaları oyuncağın üzerinden atmosfere yayılır. | Open Subtitles | يعمل بنظام القياس الحيوي لموجات الغلاف الجوّي فوق مكان الدّمية، |
biyometrik basınç dalgaları oyuncağın üzerinden atmosfere yayılır. | Open Subtitles | يعمل بنظام القياس الحيوي لموجات الغلاف الجوّي فوق مكان الدّمية، |
Hangi oda olursa olsun, biyometrik parmak izi taramasıyla korunacak.. Bu tarayıcılar her parmağın izini ve kullanıcının vücut ısısını saptayabilir. | Open Subtitles | ومهما كانت الغرفة، فستكون محمية بماسح بصمات حيوي يمكنه معاينة بصمات الأصابع الخمسة كلها، |
Tüm takımın biyometrik işaretlerini ölç. | Open Subtitles | قومي بتحديث للإشارات البيومترية لكل الطاقم |
biyometrik kimlik doğrulama. | Open Subtitles | -توثيق بيولوجي |
Halo'yu takan herkes Piron sunucularına biyometrik ve psikanalitik veri yolluyor. | Open Subtitles | هل هم حقاً يقدّرون المخاطر؟ كل من يرتديه يرسل بيانات حيوية ونفسية |
Tüm güvenlik kapıları birçok mobil biyometrik anahtarlarla donatılmıştır. | Open Subtitles | كل أبواب الأمن مزودة بأقفال بيومترية متعددة... الأكثر أماناً في الوجود... |
Bu kamyonu o gün sürmesi belirlenen kişi dışında başka biri sürmeye çalışırsa biyometrik sistem otomatik olarak motoru durdurur. | Open Subtitles | أى من يحاول قيادة هذا الشئ بخلاف السائق المعين لذاك اليوم، يعطل النظام البيومتري المحرك. |
biyometrik kayıtlar geçen 3 ay içinde oraya iki kez indiğini gösteriyor. | Open Subtitles | يُظهر السجلّ الحيويّ الدخول إلى منشأة التخزين مرّتين خلال الأشهر الثلاثة الأخيرة. |
Bak. Bu devletin kullandığı biyometrik tarayıcı. | Open Subtitles | أنظر، أنه الماسح الضوئي لتحديد الهوية لدي الحكومة |
biyometrik güvenlik isteyen sizdiniz. | Open Subtitles | أنت من طلب نظامًا أمنيًا حيوّيًا |
Teşkilat içinde biyometrik erişimimin kullanılıp kullanılmadığına bakıyorum. | Open Subtitles | أنا أتحقّق لأرى إن كان هناك أيّ إستخدام لبصمة الإصبع في الدخول لمكتبي من خلال الوكالة |