Bakalım, Bize yardım etmeye istekli olan orada birileri vardır belki. | Open Subtitles | دعنا نرى, لربما يوجد اشخاص هناك في الاعلى لديهم الاستعداد لمساعدتنا |
Ve bu benim görevim: etrafımızdaki mikroskobik yaşamı sadece sınıflandırmak değil aynı zamanda Bize yardım etmeye eşsiz olarak uygun şeyi bulmak. | TED | وعليه هذه هي مهمتي: ليس فقط فهرسة الحياة المجهرية من حولنا، ولكن لمعرفة ماهي مميزاتها المناسبة لمساعدتنا. |
Bize yardım etmeye gelmişlerdi. Norveçli bile değillerdi. | Open Subtitles | انهم اتوا هنا لمساعدتنا و انهم لم يكونوا نرويجيين حتى |
Bize yardım etmeye çalışıyorlar. Artık onlara yalan söyledik sanıyorlar. | Open Subtitles | انهم يحاولون مساعدتنا و الان هم يضنون اننا كذبنا عليهم |
Sana yardım etmeye çalışıyoruz. Sen de Bize yardım etmeye başlamalısın. | Open Subtitles | نحن نحاول مساعدتك، لكن انت يجب بدء مساعدتنا. |
Buraya Bize yardım etmeye geldi. | Open Subtitles | جاء إلى هنا لكي يساعدنا |
Onunla var olan duygusal durumun onu Bize yardım etmeye ikna edecektir. | Open Subtitles | العاطفه التي حدثت بينكم هذه هي الطريقة التي ستستخدم معها لإقناعها بمساعدتنا |
Amerika dahil bütün dostlarımızı Bize yardım etmeye çağırdık. | Open Subtitles | نحن نطلب من أصدقائنا في كل أنحاء العالم و بما فيهم الولايات المتحدة لأن يأتوا لمساعدتنا و إنقاذنا |
Ama eğer sizin dediğiniz gibi oyunlar oynuyorsa buraya Bize yardım etmeye geldiğinden şüpheliyim. | Open Subtitles | لكنه إن كان يقوم بالألاعيب، كما تقولين، أشك أن يكون هنا لمساعدتنا. |
- Belki Bize yardım etmeye hazır birini tanıyorum. | Open Subtitles | أن أعرف شخصا من الممكن أن يكون جاهزًا لمساعدتنا |
Ama kullandılar. Bu yüzden Knut Bize yardım etmeye söz verdi. | Open Subtitles | ولكن قارب الغوص يفعلون كما يشاؤون لذا عدت كنوت لمساعدتنا. |
Bize yardım etmeye geldiniz ama korkarım ki size karşı pek dürüst olmadık. | Open Subtitles | قدمتم هنا لمساعدتنا لكن للأسف كنا أقل من المتوقع |
Bu, Haven'a geri dönmesi sorunları düzeltmek için Bize yardım etmeye çalışması; bu bir seçimdi. | Open Subtitles | لذلك عاد الى هايفن في محاولة لمساعدتنا بإصلاح الاضطرابات ، وكان ذلك اختياره |
Bu arama çalışmasında Bize yardım etmeye gönüllü olan herkese şehrimiz teşekkürlerini sunuyor. | Open Subtitles | حسنا، لجميع تلك من منكم الذين تطوعوا لمساعدتنا في هذه المطاردة، لدينا المدينة يشكركم لخدمتكم. |
Birini olaya dâhil etmeye şu kadar yakınız Bize yardım etmeye gönüllü olacaksa. | Open Subtitles | نحن قريبا الى هذا الحد من التأكد بأن العمل سينجح اذا كانوا اللمولين الرغبة في مساعدتنا |
Babamın tutuklanmasından sonra, tüm kontaklarımız Bize yardım etmeye çekiniyor. | Open Subtitles | بعد اعتقال أبي كل من نحن على اتصال به يخشى مساعدتنا |
Bize yardım etmeye çalışan bazı insanlarla tanıştık. | Open Subtitles | لقد التقينا ببعض الاشخاص الذين يحولون مساعدتنا |
Bize yardım etmeye karar verdiğinizi düşünüyordum, yarbay. | Open Subtitles | إعتقدت بأنكِ وافقتِ على مساعدتنا ، أيتها العقيد |
Biraz kızdılar ve şok oldular fakat iki sek martiniden sonra sakinleştiler ve Bize yardım etmeye karar verdiler. | Open Subtitles | حسن, لقد صُدموا, وغظبوا, لكن وبعد كأسين من شراب المارتيني, هدءوا وقرّروا مساعدتنا بهذا الأمر. |
Buraya Bize yardım etmeye geldi. | Open Subtitles | جاء إلى هنا لكي يساعدنا |
Bize yardım etmeye, bağış kartlarını alfabatik dizerek başlayabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك البدء بمساعدتنا في ترتيب بطاقات التبرع أبجدياً |