Babam Yunanistan'dan bizimle yaşaması için annesini getirdi. | Open Subtitles | اتى ابي بامه من اليونان للعيش معنا |
Sen dokuz yaşındayken Rosemary Clark'ın annesi ölmüştü de onu bizimle yaşaması için davet etmiştin. | Open Subtitles | أو عندما كنت في الـ9 وفقدت (روسماري كلارك) أمها، دعوتها للعيش معنا. |
Lucy Manwaring'in vasisi Mr. Johnson bizimle yaşaması için onu davet etti. | Open Subtitles | دعي السيد (جونسون) (لوسي) للعيش معنا لأنه الوصي عليها |
Unutmadan, bizimle yaşaması için koca, şişko, boklu bir kedi de getirmiş. | Open Subtitles | ودعنا لا ننسى ، قد أحضرت قط كبير سمين ليعيش معنا |
Sonra ben büyüme çağındayken annem burada bizimle yaşaması için ve pazar ayini düzenlemesi için bir rahibi işe aldı. | Open Subtitles | ...قبل سنين، حين كنت صغيرا عيّنت والدتي راهبا ليعيش معنا والاجتماع للعبادة |
Yani, onu bizimle yaşaması için almana. | Open Subtitles | لا ، أعني ، تأخذيها لتعيش معنا |
bizimle yaşaması için, Tasha'yı alman gerek. | Open Subtitles | أريدك أن تأخذي تاشا لتعيش معنا |
bizimle yaşaması için. | Open Subtitles | ليعيش معنا. |
- bizimle yaşaması için. | Open Subtitles | لتعيش معنا .. |