Akşam yemeğine gittik ve arabanın arka koltuğunda birden üstüme atladı ve dilini boğazıma soktu. | TED | وفي المقعد الخلفي للسيارة قفز فوقي فجأة ولصق لسانه اسفل رقبتي |
Fakat hazır olduğunda, hiçbir şey yapmıyor ta ki ellerini boğazıma dayayıp, sıkmaya başlayana kadar. | Open Subtitles | ولكن عندما يكون مستعداً لا شيء يحدث إلى أن يضع يديه على رقبتي ويضغط عليها |
Bir pençesiyle boğazıma yapıştı, diğeriyle de beni tokatlıyordu! - İnanmıyorum! | Open Subtitles | إحدى يديه على حنجرتي و بالأخرى كان يصفعني مراراً و تكراراً |
boğazıma bak ve beyaz bir tabaka görürsen söyle. | Open Subtitles | انظري إلى حنجرتي وأخبريني إن كنتِ ترين شيئاً أبيض؟ |
Kasabaya döneli daha iki saat oldu ve sivri dişlinin birisi boğazıma sarıldı. | Open Subtitles | ساعتين منذ أن جئت الى المدينة ، وأنياب مصاص دماء تافه على عنقي |
Dilini boğazıma kadar soktun ve o arada Carl'ı mı düşünüyordun? | Open Subtitles | لقد أدخلتَ لسانك في نصف حلقي و كنت تفكر بشأن كارل؟ |
Kızın biri bana doğru gelip "Seni istiyorum, Dennis" dedikten sonra dilini boğazıma kadar soktu. | Open Subtitles | جوى احدى الفتيات اتت لى وقالت انا اريدك يا دينيس ووضعت لسانها فى حلقى |
Bir keresinde dilini boğazıma sokmaya çalışmıştı ve ben de burnunu kırmıştım. | Open Subtitles | إحدى المرات حاول إلصاق لسانه بحلقي وأنا كسرت أنفه |
Bir saniye evvel, "Çüş Nelly!" diye bağırırken bir saniye sonra bir baktım ki, puf diye düşmüş ve boğazıma kadar kara batmışım. | Open Subtitles | ثانية واحدة وكنتُ أصرُخ يا للهول ، كلا في الثانية التالية كانت رقبتي منغمسة في الثلج |
Jüri göreviyle boğazıma kadar yük alacağım diyelim. | Open Subtitles | لنقل أنني سوف أنشغل إلى رقبتي في المحكمة اليوم |
Adam boğazıma bıçak dayadı. | Open Subtitles | لما لا تخبرني مرة أخرى ولفائدتي أنا بما حصل ليلة الأمس وضع رجل ما السكين على رقبتي |
Ne zaman bebek meselesini açsam, boğazıma sarılacak hale geliyorsun. | Open Subtitles | وعندما عرضت عليك فكرة إنجاب طفل، قفزت أسفل حنجرتي |
İçecek, lütfen, kavrulan ve ağrıyan boğazıma birkaç damla içecek. Al bakalım. | Open Subtitles | الشراب ارجوكم، فقط قطرات قليلة فقط لتخفيف عطشي والام حنجرتي |
Bir kişi akıllı davranıp boğazıma bir tükenmez kalem sokup nefes alabilmem için soluk borumu açmaya çalıştı. | TED | كان أحدهم ذكيًا كفاية فوضع قلم في عنقي ليفتح ممر الهواء به فاتمكن من التنفس. |
Eşkıyanın teki boğazıma bir bıçak dayadı. | Open Subtitles | بعد شروق الشمس مباشرةً. قاطع طريق وضع نصله علي عنقي. |
Hey Allah'ım resmen boğazıma bağlanmış iki çimento çuvalıyla denizin dibini boyluyorum. | Open Subtitles | يا إلهي ، لقد تمّ جرِّي إلى قاع البحر . مع حجرين صمين مربوطان حول عنقي |
Büyük'ü tekrar görmek mideme sancılar sokmakla kalmamış boğazıma düğümleri de dizmişti. | Open Subtitles | الصدمة من رؤية الكبير مرة أخرى لم تصدر فقط بلدي الوجه المعدة أنها أرسلت لي الطحال القفز الحق في حلقي. |
Zehir boğazıma ulaştığı zaman nefes alamayacağım. | Open Subtitles | عندما يصل الطفح إلى حلقي سأتوقف عن التنفس |
Durmadan sırtıma vurmasından nefret ediyorum... .. sanki boğazıma takılan bir şeyi çıkarmak istiyor | Open Subtitles | أكره طريقة صفعه على كتفي بإستمرار و كأنه يريد إخراج قطعة لحم عالقة من حلقي |
Şunu itiraf etmeliyim ki... bu elbiseleri giydiğim zaman... boğazıma bir şey takılıyor. | Open Subtitles | لا أريد أن أعترف بذلك لأي شخص آخر فى العالم ولكن عندما أستعد لإرتداء زي المصارعة ...ينتابنى إحساس بالغصة فى حلقى |
Bir kadın dilini boğazıma soktu. | Open Subtitles | ؟ امرأه وضعت لسانها فى حلقى |
Arabanın tamponu boğazıma çarptı ve boğazımı kesti. | TED | واصطدم مصد السيارة بحلقي قاطعًا إياه |
Ben zaten boğazıma kadar bulaşmıştım. | Open Subtitles | انا غارق بالفعل فى هذا الأمر من قبل حتى اذناى |
Öyle bir utanç ki, boğazıma takılıp kalmış ne yutabiliyorum, ne de tükürebiliyorum. | Open Subtitles | هذا الخزي الذي يعلق بحنجرتي فلا أنا قادر على ابتلاعه، ولا قادر على بصقه |