Siz 3 kere boşanmayı başardınız. Şimdi de bir yuva kurdurun! Ne? | Open Subtitles | لقد ساعدتني على الطلاق ثلاث مرات , ساعدني على الزواج مرة واحده |
Zor bir boşanmayı atlatmaya çalışan birinin duygularına duyarlı olmalısınız. | Open Subtitles | و يجب أن تفكر بشعور من هي مقبلة على الطلاق |
Hemen bir göz gezdireceğim. Lütfen? Cleveland'a yerleşmek, boşanmayı atlatmanın en iyi yolu. | Open Subtitles | نظره سريعه لو سمحت؟ افضل طريقه للمضي قدما بعد الطلاق الانتقال الي كليلفلند |
Öyleyse birisi yatakta zıplarken onunla boşanmayı bir de sen dene. | Open Subtitles | مهلا, حاولت الطلاق شخص في حين انها كذاب على السرير. اه. |
Dün, telgrafla boşanmayı talep etti. | Open Subtitles | بالأمس ، قام بإرسال تليغراف يطالب بالطلاق |
Kocam benden boşanmayı kabul etti. Beni burada tutan tek sebep bu. | Open Subtitles | إن زوجى قد وافق أخيراً على منحى الطلاق هذا هو السبب الوحيد لوجودى هنا |
boşanmayı sen istedin. | Open Subtitles | أيتها المخادعة لم أرد هذا الطلاق بل أنتِ |
"İnsani bir şekilde" diye adlandırdığım bir yolla boşanmayı seçtiniz. | Open Subtitles | لقد اخترتما الطلاق فيما أسميه طريقة إنسانية |
Biz bütün öğleden sonra boşanmayı tartışıyorduk. | Open Subtitles | كلا، أننا كُنا نناقش أمر الطلاق طيلة الظهيرة |
Yasalarımız boşanmayı kabul eder, ama geleneklerimiz etmez. | Open Subtitles | تشريعتنا القانونية تساند عملية الطلاق, لكن تقاليدنا الأجتماعية تنبُذه. |
Sanırım kocası da kabul etmiş boşanmayı. | Open Subtitles | أعتقد أن تلك كانت حقيقة أن زوجها وافق على الطلاق |
Ve bu yüzden boşanmayı ve ayrılmayı çok ciddi düşünür hale gelirler. | Open Subtitles | و سينعكس ذلك جدياً على تفكيرها في الطلاق و الانفصال |
Bu bok deliğinde hayatta kaldın, boşanmayı da atlatırsın. | Open Subtitles | لقد تمكنتَ منَ الصمودِ هُنا، ستتخطى الطلاق |
Kitap sekiz kat aşağı uçup boşanmayı düşünen bir kadının önüne düştü. | Open Subtitles | سقط من ثمانية طوابق وهبط أمام إمرأة تريد الطلاق |
Yazık ki bu ülkede boşanmayı isteyemiyorum. | Open Subtitles | من المؤسف ان الطلاق غير وارد في هذه البلد. |
Eğer cinayet yerine boşanmayı tercih etseydim canımı çok sıkardı. | Open Subtitles | حسنا لقد أزعجني كثيرا ولكنني طلبت الطلاق بعد الجريمة |
boşanmayı bulan benim! Nasıl olur da mülkün yarısını alıyorsun? | Open Subtitles | أنا أخترعت الطلاق , كيف تحصلين على نصف كل شيء ؟ |
boşanmayı atlatacak cesaretin olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | عرفت أنك لن تتحلين بالشجاعة حتى تحصلين على الطلاق |
boşanmayı çok kötü yaşadığını ve babandan nefret ettiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت إنكِ تقبلتِ الطلاق بصعوبة, وإنكِ تكرهين أباك |
boşanmayı o kadar çok seviyorsun ki, muhtemelen onla evleneceksin ve sonra ilişkiniz yürümeyecek çünkü onla da boşanman gerek, boşanan adam. | Open Subtitles | انت تحب الطلاق كثيرا, فتنتهي غالبا بالزواج به... ... ثملنتنجحالامور, لذا ستنتهي المور بالطلاق. |
Kimsenin fikrimi sormadığını biliyorum ama tüm bunların trajik bir hata olduğunu düşünüyorum ve iğrenç bir boşanmayı daha kaldıracak gücüm yok. | Open Subtitles | أعرف بأنه لأحد يسألني لكن أعتقد أن كل ما تقوموا به خطأ فظيع لا أريد أن يحصل ذلك للنجاة من طلاق أخر |
boşanmayı kabul etmeyince kıskandığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | عندما تأخرت في تطليقي راودني أمل بأن يكون هذا بسبب غيرتك |
Ancak boşanmayı kabul edersen ve hayatımızdan uzak durursan. | Open Subtitles | لكن، فقط إذا وافقتَ على الطّلاق و ابتعدتَ عن حياتنا |