Çünkü paranın yerini söyleyene kadar seni Bodrumdaki bir kutuya kilitleyeceğim. | Open Subtitles | لأني سأحبسك في صندوق في القبو. حتى تخبرني أين هو المال. |
Bu cazgır baykuşlar ve Bodrumdaki pusucu, taşak avcısı için kaygılan. | Open Subtitles | أقلق حول هذين الأحمقين و الوغد الذي يطلق النار في القبو |
O ve Bodrumdaki sızıntı yüzünden. | Open Subtitles | من أجل ذلك ومن أجل البحيرة في الطابق السفلي |
Bodrumdaki her şeyden kurtulmam gerekiyordu hani olaylardan... | Open Subtitles | عليّ التخلص من كل شئ بالقبو ..على اعتبار كل ما |
Ve Bodrumdaki kabloları yanlış bağladım. | Open Subtitles | وايضا هناك إلتماس في الأسلاك .. في السرداب |
Bir sürü buz, peynirli makarna, şekerleme, süs eşyaları... Üst kattaki buzdolabı arızalı. Ama Bodrumdaki derin dondurucu ağzına kadar dolu. | Open Subtitles | زبدة ثلج , خبز جبن حلوى , ديكورات وأيضاً الثلاجة فى الأعلى لكن المبرد فى القبو عالق |
Bir motor sesi vardı çünkü Bodrumdaki buzdolabının arkasındaydım. | Open Subtitles | ولقد كان هناك طنين كنت خلف الفريزر في القبو |
Yine o, Bodrumdaki salaklarla konuştun değil mi? | Open Subtitles | لقد كنتَ تتحدث إلى أولئكَ الحمقى في القبو مجدداً لا |
Bir de Bodrumdaki bozuk MR cihazına. | Open Subtitles | وكانت هناك ايضا آلة تصوير بالرنين المغناطيسي مكسورة اسفل في القبو |
Bodrumdaki bilgisayarları tamir etmeliyiz, o zaman buradan çıkabiliriz. | Open Subtitles | نحتاج لإصلاح الكمبيوتر في القبو بعدها يمكننا الخروج من هنا |
Kravatıyla kendisini Bodrumdaki kalorifer borusuna asan kardeşinin bu nedenlerden haberi yok. | Open Subtitles | إنها تلك المبررات اللتي لا يعرف أي شيء عنها أخيك المعلق بالأنبوب في القبو |
RF kablolarının merkezine göre, Bodrumdaki tüm kameraları besleyen kablolar, kafese yakın. | Open Subtitles | و نظرا لمركزية خطوط كابلات الكاميرات يبدو أن كل الكاميرات التى تدخل هذه الغرفة في الطابق السفلي ، مخصصة لحلقة المصارعة |
Bunu Bodrumdaki fotoğraf albümlerinden birinde buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت هذا في ألبوم صور في الطابق السفلي |
Bodrumdaki kutuları temizleyeceğim demiştin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأنك ستنظف الصناديق التي في الطابق السفلي |
İnanın, eve gitmek istemiyorum; ama eğer annem Bodrumdaki sesleri duyarsa- | Open Subtitles | لحظه, صدقوني لا أريد أن أذهب الى المنزل أيضآ ولكن أذا أمي سمعت شيء بالقبو " أنتِ لم تخبريها عن "كايلب |
Bodrumdaki çıkışı kullanabiliriz | Open Subtitles | يمكننا إستخدام المخرج الذي بالقبو |
Şimdi Bodrumdaki barbut oyununa dönmem gerekecek. | Open Subtitles | والآن، عليّ أن أعود للعبة الفضلات تلك في السرداب |
Bodrumdaki depoya koyabilirdik. | Open Subtitles | يمكننا وضعه في غرفة التخزين الخاصه بنا في السرداب. |
O zaman "Bodrumdaki Çocuk" kitabı da Seung Jin Grup'la mı bağlantılı? | Open Subtitles | هل الطفل الذى كان فى القبو هل يتعلق الأمر أيضا بمجموعة سيونغ جين ؟ |
Bodrumdaki adamı biliyordu. | Open Subtitles | كانت تعرف موضوع الشخص في البدروم |
Bodrumdaki delik daha büyüktü. Ne deliği? | Open Subtitles | الفجوه التى كانت فى البدروم كانت اكبر من ذلك |
Babalarım hayatıma dair bütün belgeleri Bodrumdaki dosya dolabında saklıyor. | Open Subtitles | أبواي أبقوا كل قطعة ورقة متعلقة بحياتي في ملفات في صندوق بـ قبونا |
Bu evdeki bilincimi Bodrumdaki terminali açarak arttırdım. | Open Subtitles | أنا مدّدَت وعيي إلى هذا البيتِ بتَنْشيط محطتي الطرفية في السردابِ |